-dün batukan' la konuşurken, mutfak eşyaları ile ilgili yaşadığı bir anısını bana anlattı. dinlerken ağzımdan burnumdan havyarlar geldi çünkü tamı tamına aynı hissiyatı yaşadığımı öğrenmiş oldum. tam bilöğgğgh' luk olan bu düşünce sistemi burada da yerini alsın. şimdi diyelim bir takım mutfak gereçlerini kullandınız, ama en çok kullanılanlardan bahsediyorum. işte efendime söyleyeyim tabaklar olur, bardaklar olur, çatal-kaşıklar falan gibi. bunlar yıkandığı zaman, kuruduklarında dolaplarındaki yerlere yerleştirmek gerekiyor hani. ama yerlerinde de sizin son seferde kullanmadığınız kardeşleri duruyor. siz en son kullanılanları temizleyip kullanılmayanların üstüne koyunca onları, tekrar bir tabak alacağınızda yine en üsttekini almış oluyorsunuz. bu durumda ne oluyor? hem aynı tabakları, çatalları kullanmış oluyorsunuz. özellikle de kalabalık bir aile değilseniz. işte biz böyle durumlarda, kullanılmamış olanları kaldırıp yeni yıkananları aşağıya aldıktan sonra, eskileri üste koyuyormuşuz ki devir daim olsun.
-bir günümü size anlatmak istiyorum. kalkınca çocuklar duymasın eşliğinde kahvaltı ediyorum. sonra o bitince doktorlar eşliğinde keyif kısmı, o biterken tam hüzünlenecek gibi oluyorum ama bu sefer de akasya durağı' nın başlayacak olması yüreğime su serpiyor. akasya durağı' nı izlerken de arkasından arka sokaklar' ın geleceği garantisi ile huzur doluyorum. sonra işte yine yemekti falandı derken doktorlar yeniden başlıyor, günlermiz geçiyor iyi gün saya saya.

-yabancı şarkılarda çok ünlü insanların özellikle modacıların isimlerinin geçirilmesi sevgisi var ya. my humps' taki dolce and gabbana, fendi and andona ya da madonna' nın vogue' un saydığı bir sürü isim gibi. türkiye' de öyle bir şarkı yapılsa diyorum. o şarkıyı da çok büyük ihtimalle atiye yapar gibi bir his doğuyor içime. sözleri de nur ve yıldırım, cemil ve cengiz şeklinde olsa, çok acayip olmaz mı?

- son olarak, reklamlardaki özellikle de yoğurt reklamlarındaki çoğu yemek görüntü olarak korkunç oluyor bence. hani sözde onların insanı cezbetmesi lazım ama beni bilhassa itiyor. bu reklamlardaki en korktuğum yiyecek ise kabak dolması. yatılı kalmanın bir getirisidir belki bilmiyorum ama o boru gibi kabakların içlerine tıka basa doldurulmuş kıyma görüntüsünü gördüğüm anda tüm enerjim çekiliyor. yapmayın etmeyin şu dolmalara kıyma koymayın, dolma-sarma bunlar zeytinyağı ile güzel. börekler de bir değişik gibi oluyor, bilemiyorum.