3/04/2011

kim derdi müzik yüzünden yaşlanacağımı?


yaşlandım dostlarım.

müzik arşivimi düzenleyeceğim derken hayat ilerliyor. ben her şeyi kaçırıyorum. çünkü o sırada müzik arşivimi düzenliyor oluyorum.

zamanında orijinal albüm alırdım sonra gördüm ki olacak iş değil yani neresinden baksanız süt dolu küvetlerde ağzımda havyarlarla yaşamıyorum sürekli. tamam yedi milyar maaş + laptoplu bir işe girersem o günlere geri dönerim kesin de..   nerede kalmıştık? ömrüm boyunca yakamı bırakmayan sevilen şeylerin koleksiyonunu yapma takıntısı o zamanlar beni müzik albümleri yönüyle ele geçirmişti. bir yandan bir şeylerden feragat edip albüm alıyorsunuz bir yandan da orijinal albüme para mı verilir diyen trollerle uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. yani dvd tamam da albüme para vermek nedir abi diyenine bile rastladım.

velhasılkelam, bu hobimi dediğim iş koşullarına (hı hı) kadar erteledim ama bu sefer de karşıma düzen takıntım çıktı. hayır hayır tanrım. sadece düzen takıntısı olsa neyse. yerli yabancı ayırımı yapsam mı, kendi içinde listelenmiş dosyalar yapsam mı kararsızlıkları.. derken arkadaşlarımdan toplu halde müzik klasörleri almaktan korkar oldum. biliyordum ki o löp et olarak aldığım dosyalar benim için hep iş anlamına geliyordu. çünkü çoğu insan  radio head - idiotic şeklinde yanlış yazılmış bir şeyden rahatsızlık duymuyordu. albüm ismi olarak görünen www.big.az tadındaki web site isimleri kimseyi ırgalamıyordu.

bir sanatçıya ait albüm varsa eğer bilgisayarda, o sanatçının adı her şarkıda aynı yazılmış olmalıdır mesela. biri Parov Stelar iken diğeri Parov stelar olamaz. nazım şoray kanunları

ondan sonra albümler bütün halde mi dursun yoksa içinden sevmediğim şarkıları silsem mi ikilemi.. sonrasında ya bir gün gelir de diğerlerini de severim ümidiyle biriktirilmiş tonlarca şarkı enkazı..

sonrasında sevdiğim sanatçıları bir süre sonra eskisi kadar sevmeyince, onların ayıklanması. tek tek halde arkadaşların gönderdiği şarkılar. - evet evet hatır için silenemeyen şarkılar -  o fazla tek halleri ile nasıl bir konumda durmalarına karar veremediğim şarkılar.

daha önce de bahsetmiştim, bir şarkısını beğendiğim için tüm olarak indirilen grup diskografileri. sonrasında onların zaman içinde doğal seleksiyona uğraması. tabi bunların hepsi ayrı düzen işleri gerektiriyor.
o arşiv hiçbir zaman istediğin kıvama gelemeyecek, bunu birtakım zaman dilimlerinde kavrıyorsun yalnız sonrasında bir bakıyorsun ki yeni inmiş bir klasörü düzenlerken buluyorsun kendini. tıpkı hayatın kendisi gibi.
bu arada fark ettiniz mi bilmiyorum ama seda sayan son zamanlarda ömer çelakıl' a takmış durumda. doktorum da doktorum diye number 23 filmindeki zorlama çıkarımlara benzer, şifrelerini dinliyor çelakıl'ın gözlerini belerte belerte.
neyse, konumuz bu değil.

hayır öyle bir an geliyor gerçekten başardım bu sefer uzun süre böyledir bu dosya hacı diyip de i-tunes' a atıyorsunuz o şarkıları. sonra bir süre geçip de i-tunes içinde tıklanan şarkının yanında ünlem çıkması, kaynağı el yordamıyla bulmak ister misin beybi? diye sorması o programın son derece züppe haliyle. işte o an içim dağlanıyor. sana pabuç bırakmayacağım i-tunes diye tekrar sonsuz döngüye giriyorum.

siz bana bakmayın bilöğghseverler. kendi gamsız klasörlerinizle, mutlu mesut bir hayat yaşayın. lost in amsterdam falan dinleyin. beni de monica geller' a havale edin.



yo yo bana çözüm önerisi olarak bilgisayarda müzik arşivi yapmayıp grooveshark kullanmaktan falan bahsetmeyin. sanki çok özgür ve her şeye rahatlıkla ulaşılabilen bir ülkede yaşıyormuşuz gibi!

*tüm suçu adımın anlamının düzenleyen, derleyen olmasına atıyorum.

0 confession: