2/27/2011

negatif secret yapıyorum

1

black swan' a en iyi filmi vermeyecekler biliyorum. neden derseniz çünkü ben çok istiyorum. -nina' nın içindeki siyah kuğu' nun ortaya çıkışının fiziksel değişimlerle de anlatılmasının adeta hastası oldum. aklımdan çıkmıyor.- zamanında da babel' in almasını çok istemiştim ama departed' a vermişlerdi. ama şimdi gidip de social network' e verirlerse de olmaz yani, neresinden baksan oscarlık bir film değil. black swan olmayacaksa bari king's speech alsın. öte yandan king's speech de güzel bir film olsa da; öyle 12 dalda ödül alacak kadar bir film gibi de gelmiyor bana. inception gibi dahiyane bir filmin böylesine göz ardı edildiği bir tören için, çok da fazla kafa patlatmaya gerek yok aslında.

2/25/2011

16

0

telefon numarası sürekli değişen insan

telefonumda bir süredir iletişmediğim insan numaraları kaynıyor ama silemiyorum da bir gün bir şey yazarsa da kim olduğunu bilemeyince sildiğimi fark ederse diye gerim gerim yaşıyorum. bu yürek erintisiyle ne kadar devam ederim bilemezken, çat yeni bir mesaj geliyor. şöyle izah edeceğim. şimdi diyelim telefonumda; nilsen erdilliballı diye biri kayıtlı. hatta kendisi tek bir hat ile yetinmediği için nilsen erdilliballı 2 de kayıtlı. hatta bir de öğretmen hattına sahip olduğu bir diğer numarası nilsen erdilliballı 3 de kayıtlı.
bir gün durduk yerde şöyle bir mesaj geliyor;

"merhaba, bu benim yeni numaram. nice güzel haberleşmelerde :) nilsen erdilliballı "

şeklinde ve ben kendisine diğer tüm numaraların gitti mi diye sormayacağım için nilsen erdilliballı 4 olarak kaydediyorum. sonra kendisi ile karşılaştığım anlarda hangi numarayı kullanıyorsun hacım? diye sormak aklıma gelmediği için öyle duruyor.
lütfen bana bunu yaşatmayın. ya tek hat kullanın. değiştirdiyseniz de daha detaylı bilgi içeren mesajlar yollayın adeta bir geri zekalıya anlatır gibi. öyle almasa bile bana anlatır gibi.mesela;

"merhaba, artık ben bu numarayı kullanacağım, diğerlerinin hepsini silebilirsiniz. öğretmen hattı olanlar için 0505 505 55 55 olan numara hala geçerli. nice güzel haberleşmelerde :) nilsen erdilliballı "

tamam mı? hadi öptüm by.

*ismi tabi ki de popomdan uydurdum.

.

3

kuaföre gittiğim her seferden sayfalarca yazı yazabilirim. insan her seferinde aynı yabancılaşmayı yaşamaz ki arkadaşım.
eğer kuaför aynısında kendimi gördüğüm gibi görünüyorsam dostlarım bu acıyla daha fazla yaşayamayacağım, vurun beni. bana da yazık sonuçta.

dört yıldır aynı yerde tıraş oluyorum. adamla muhabbetimiz de oluştu. ama dört yıldır asla şaşmadan aynı soruları soruyor. ben de kendisine olan sevgimden aynı cümleleri tekrar tekrar kuruyorum.
-ne kadar kaldı okulun bitmesine?
-okul bitince memlekete dönecek misin?
-tatilde memlekete gittin mi?

okul bitince memlekete dönecek misin sorusundan itibaren ben olaydan kopuyorum tabi. o anda bir yükselme yaşıyorum. onun yaşadıklarını ve hayat algısını düşünüyorum bir süre. daha sonra da memlekete dönsem neler yaşarım acaba diye gülüyorum kendi kendime. ben bunları düşünürken o bir diğer klasik sorusunu patlatıyor.

-sizin bölüm dört yıllık mı?
buradan sonrası tamamen muğlaklaşıyor zaten. ah be beybi diyorum, gerçekten hiç umurunda değil, değil mi bu sorular? yoksa her seferinde aynı mantıksızlıklar silsilesini yaşamayız yoksa.

bugün ensesi istediğinden daha kısa kesilen bir adam, yaklaşık yarım saat boyunca ağlamaklı bir şekilde kuafördeki diğer çalışana trip attı. evet gerçekten yaptı. böyle gözleri dolu dolu oldu. ben mükemmöeğl döğilim dedi önce. ama abi ense bu da ya naptın dedi çok uzun süre. askere mi gidiyoruz be abiciğim dedi. nasıl insan içine çıkacağım böyle dedi. gören de saçları hayko cepkin stayla kestiler falan sanar.


sonrasında da kuaför çok uzun bir süre boyunca kaşlarımı almak konusunda elinde ip hazır bir şekilde ısrar etti. ben sevmem abi dedikçe hırslandı. çok kararlı olduğumu görünce gözleri doldu. dedim kedi canını mı kıracağım senin, al gitsin ayol dedim.


desem mutlu olacaktı yani resmen.

*friends sevenlere dip not: chandler' ın mükemmel bir şekilde kaş alabilmesi ne kadar güzel bir ayrıntıdır !

2/24/2011

small world

2


aslan kral' ın açılış sahnesi ile ilgi çok kısa bir süre önce yazmış olduğum yazının üstüne, modern family' nin ilk bölümünde bu espri ile karşılaşınca çok uzun bir süre güldüm. bir de mitchell' in hırkası, adeta üç yıldır giydiğim hırkam.

üstüne, o taş kolombiyalı ablanın ne kadar etkisinde kaldıysam, izlediğim ilk geceki uykumda kendisinden ispanyolca dersi aldığımı gördüm. üstelik durumum kritikmiş ve sözlüye kalmışım. rüyada üniversitede olup bir de üstüne sözlüye kalmak.  phoenix'te öğrendiğim 5-6 kelimelik bilgimle  esta sol kolar bueno -cümleye gel- diye bir cümle kurdum ve kadın gülmekten altına kaçıracaktı. sonunda notuma dd vermiş sağolsun, çok güldürdüm ya ondan diye açıklamasını yaptım bir de.

2/22/2011

aramaya inanmıyorum; ama bir google var

0

"de ki; biz size google'ı yalnızca işinizi kolaylaştıracak aramalar yapmanız için yollamadık mı? onlar ki hala bir arama motorundan seks elde edebileceğine inanıyorsa, onların halleri pel-perişandır"

en sevdiğim blog klişesi, arama motorlarında bir şeyler aratarak tesadüfen bloga girmiş insanların ne tip aramalar yapmış olduklarının irdelendiği yazılar. ben de bir baktım; ortaya mükemmel malzeme çıktı. gelelim konu başlıklarımıza;

1-ricky martin gay mi? 
çok rica edeceğim. iki yılda dört yüz küsur şey yazmışım. bir ricky martin'in gay olmasıdır almış başını gidiyor. bana da yazık değil mi?! yurdum bu konuda çok hassas, kitleler bu konuda bir cevaba çok açlar. halbuki ben sadece demiştim ki; yeni mi öğreniyorsunuz ki bu durumu? adamcağız, kendi sitesinde yazılı açıklamada bulundu. biz ülkecek kabullenemedik bu durumu. neredeyse her gün ricky martin gay mi? o.0 aratması yapılıyor. son olarak samsundan birisi merak etmişti, bu açıklamayı tüm tedirginliği gidermek için yapıyorum. evet, ricky martin gay.
başbakan olursam, erkeklerin eşofman altı ile sokakta gezmelerini yasaklamaktan başka; herkese sevişmeyi zorunlu hale de getireceğim. bu birikmişlik nereye kadar

2-tarkan gaymi
-ön not-  soru anlamına gelen mi ayrı yazılır.


gel de en üstte dediğim şeye üzülme. sokaktaki kadın osuruğunu fark eden adamın çocukluğunu bile irdeledim neredeyse ama en çok referans alınan kısım gay'lik. ayrıca ben ne zaman tarkan' ın cinsel yönelimi konusunda bir şey yazdım onu da ayrı bir merak ediyorum. bu konuda sizi aydınlatamayacağım cicişler, zira net bir bilgimiz yok. bazı kaynaklarda kendisinin gay olmadığını; yalnızca hormonları fazla çalışan bir kız olduğunu okumuştum ama bilmiyorum bu sizi tatmin eder mi?!

3-şebnem dönmez bıyık
bu konuda ben de çok hassasım. bizim sabah şekerimiz, güzeller güzeli bir kadın bıyık bırakıp çıkınca piyasaya hepimiz bir titredik. üstelik bu hususta pek görsel de yer almıyor nette. diziden de apar topar kayboldu, netteki tüm görselleri de toplattırdı sanırsam hatasının farkına varıp.

4-erkekler ne tür vajinadan hoşlanır
işte bunu aradığın yer gerçekten benim bilöğgh' üm değil. zevk var zevk var yani. ayrıca buradan öğrensen ne yapacaksın ki, estetik operasyon mu geçireceksin. ama yine de bana sorarsan derim ki, önemli olan senin bütün bir konsept olarak nasıl bir kadın olduğundur. orasını dert et, gerisini boşver. gerisini dert eden adamdan da götüm götüm uzaklaş.

5-doğan seleks
saçma sapan bir çocukluk anımı yazdığım yazı eminim ki çok farklı arayıcılar sayesinde bu denli popüler olmuş. size aradığınızı veremedim böbüyüm, benim tek derdim çocukken arkadaşımın onun doğan es-el-iks diye okunduğunu kabullenmemesiydi.

6-esra erolun edaya hazırladığı nişan
evet, bir meditasyon aracı olarak esra erol izlediğim zamanlar olduğu doğru fakat; birisinin nişanı hakkında detaylı blog yazısı yazacak kadar delirmedim henüz. esra erol facefan' a alalım sizi.

7-suat suna
ben bu aramayı yapanın suat suna' nın kendisi olduğuna inanıyorum. çünkü kim niye aratsın ki bu adamı? yavrum bakalım ne çıkacak diye yurdum en sıradan insanın bile yaptığı ad soyad kendini aratıp bakma konumuna gelmiş. ne yapalım be suatcığım kimisi keman çalıyor vivaldi oluyor; kimisi de o lelli diye şarkı yapıyor.

8-şhakiranın ailesi resimleri
-altarnatif arama: shakira loco loco anlam- evet ablamız ikilemeli şarkı yapmaya and içmiş gibi takılıyor.
şükran'la meryem' in etkisi bu hala bak.

9-latince öğrenecektim yatınca öğrenemedim
valla ben de paso dizi izliyorum kardeş, napçan?! hayat.

10-kadın osurukları
dinleyip dinleyip tahrik mi olucan hayvannn !


al, bu da senden.

11- http://nyaziyor.blogspot.com
müsadenizle gurur duyuyorum :]

küçük ipucu: google reader, birçok siteyi takip etmek ve bir sürü blogu rahatça okuyabilmenin en güzel ve kolay yolu.

2/20/2011

3

 Radiohead - Feral 

2/17/2011

80s

1



2/16/2011

bir daha liste yapmak mı

6

ilk baştan söyleyeyim; son derece kişisel bir liste yaptım. mesela kara melek' in burada ne işi var falan demek yok o yüzden. dizilere dair doğru düzgün görsel bulmak da gerçekten kasınç - bazılarına da benim için önemli olan oyuncularını koydum- , bir sürü yere daldım ondan kaynak veremiyorum. gelelim listemize;

mansiyonlar;
tatlı hayat,  yedi numara, aslı ile kerem, ferhunde hanımlar


10- kara melek


bir süre önce paylaştığım jeneriği bile yeter aslında bu listede olması için. bize entrikayı ve sanem çelik'i kazandıran dizi. bana da dizi izleme hastalığını kazandıran dizidir aynı zamanda.



9- avrupa yakası

gag izleyip de gürsel birsel'in hastası oluşum üzerine ata demirer' le birlikte bir projeye imza atmış olmaları rüya gibi bir şeydi başlı başına. şimdi bu dizinin gerçekten de 1.5 saat değil de 25-40 dk arası bir sürede çekildiğini hayal edelim. başlı başına bir fenomen olacağına adımı koyarım. hem metin hem oyunculuk olarak gerçekten de başarılı bir yapımdı. özellikle yayınlandığı ilk 2 yılı. sonrasında hayatımıza burhan altıntop gibi bir karakter soktu. iki tek onun yer aldığı görüntüleri tekrar tekrar izlemişliğim çoktur. bu dizinin asıl başarısı, tüm yan karakterlerin de başarılı olmasıydı. hümeyra' ya doymak da müthişti. eğer ki peker açıkalın' ın girdiği ve sonrasındaki sezonlar olmasaydı ilk 5'te olurdu diye düşünüyorum.



8- asmalı konak


özcan deniz' e rağmen biz dizi sevilir mi sorusuna evet cevabı verdiren dizi. bunda sesinin dublajmasının da büyük payı var tabi. meral okay senaryasu, çağan ırmak yönetimi bir dizi için fazlası ile yeterli iken; nurgül yeşilçay adeta 10 dizi gücünde oynamıştı. bu dizi ile kazandığımız bir isim de ipek tuzcuoğlu. daha üst sıralarda yer almamasının sebebi ise, kesinlikle ama kesinlikle finalinin sinema filmi olarak -hayat- çekilmiş olması ve son derece pipimsi bir finale sahip olmasıdır.




7- bıçak sırtı


rüya kadro, müthiş oyunculuk, başarılı görüntü yönetimi ve senaryo. bunların yanında sakız gibi uzatmadan, anlatacağını kısa bir sürede anlatıp bitiren dizi. yalnızca, bundan sonraki dizilere olan duygusal bağımdan ötürü 7. sırada.




6- şehnaz tango


bu dizi yayınlandığı zamanda benim kendi hayatıma oldukça paraleldi. o yüzden, sanırım çok kendimizden bir şeyler buluyorduk. -hayır, tabi ki 6 yaşında kocamdan boşanmış bir kadın değilim.- ayşe tolga ve nejat işler' in ekranda göründüğü ilk yapım. hippi sevgilileri oynuyorlardı. şehnaz, muhsin, papirus, adını hatırlayamadım çatlak sarışın teyze ve kocası.




5- çemberimde gül oya


küçük kara balık ve ıtır esen'i yeniden görmek. darbe zamanına dair anlatılan en güzel hikayeydi bence bu yapım. yayınlandığı zaman yatılı okuduğum için, sonrasındaki bir yaz tatilinde yayınlanınca sabahları alarm kurup da kalkardım izlemek için.




4- şaşıfelek çıkmazı




bana kalırsa şimdiye kadarki en araya gitmiş yapımdır bu dizi. benimse derya alabora fanı olmamı sağlamıştır. bizden, normal bir mahallenin hayatını, en güzel şekilde anlatmıştır. çağan ırmak' ın bu dizide, sonraki yapımı olan asmalı konak' tan bile daha başarılı olduğunu düşünüyorum.




3- yeditepe istanbul


lisede bir kız bir gün, annesinin " ben mercedes'ten sonra megane' a binecek kadın mıydım?" diye şikayetlenişinden haberdar olmuştuk. işte bu dizi tam olarak bunun hikayesi. özgü namal' ı her karakterinden önce duru olarak tanımış olanlar dizinin neden 3. sırada olduğuna daha da anlam vereceklerdir.



2- ikinci bahar 


sadece finali bile yeterli aslında bu sırada yer alması için. belki de tarihimizdeki en iyi finale sahip dizi kendisi. bunda da tadında bırakmış olmalarının etkisi çok büyük. oyuncu kadrosundan bahsetmeye gerek bile yok zaten. şener şen var bir kere. hangimiz bu ailenin nerede kalacağını problem etmedik veya ev sahibi neriman hanımın çıkarcı hesaplarından tiksinmedik veya timoti'ye sevgi beslemedik ki?




1- süper baba


fazla söze gerek var mı bilmiyorum. özellikle bizim nesil için anlamı çok büyüktür süper baba'nın. fiko hepimizin babası gibidir hatta. galatasaray lisesi bu diziyle hayal edilen okul olmuştur. şevval sam gibi bir öğretmenin hayalini kurdurmuştur. fiko, ipek yerine elif' i seçsin diye umdurmuştur. zeytin' in konuşacağı ilk günü bekletmiştir dört gözle. ve en çok sevilen dizi müziğine sahiptir. cuma akşamları bir yere misafirliğe falan gidelim deseler on karış surat asardım ben o yaşımda.




dip not:  hepsine uzun uzun bir şeyler yazayım istiyordum, başladım da; ama gençliğim tükendi ,22 yıl yaşlandım. o yüzden kısa kısa bahsettim.


dip not 2: ezel' i izlemedim ve zevkine çok güvendiğim arkadaşlarımdan çok sağlam yorumlar duyduğum oldu.


şu da vardı derseniz unuttuklarım da tamamlanmış olur.

2/15/2011

bu dizileri kim izliyor / son yılların en kötü 5 yerli dizisi

4

uzun süredir bu konuda diş bilemekteyim. zira, zap yaparken bile gördüğümde moralimi bozan yapımlar mevcut. bu husustaki, kötüleme kriterlerimden bahsetmek isterim. öncelikli kriter, ucuza kaçış. bu başlık her şeyi kapsıyor gibi. görüntü yönetmenliğinden, senaryo yazımına; mekan tercihlerinden oyunculuklara. diğer bir kriter - ki benim için en önemlisi- dizinin başlangıçta çıkmış olduğu noktadan çok sapmış olması. türk dizilerinin maalesef ki kaderi gibi görünen bu olaydan sıyrılabilen diziler de izledik bu yüzden tuttu diye sakıza çevrilen diziler benim için başarısızlık anlamına geliyor. zira, izlemeye başlanan karakterlerin torunları ile devam eden dizilere bile şahit olduk zamanda. ( bizimkiler, böyle mi olacaktı? ) ama o zamanlar, sektör bu hale gelmemişti. alternatif azdı gibi bir sürü şey sıralanabilir. evet efendim, geliyorum sıralamaya.



5-kavak yelleri

bu dizinin en büyük handikapı başta saymış olduğum nedenlerden 2. olanı. dizi yabancı bir yapımdan alıntılanmış da olsa, başta seferihisar' ın güzelliği, oyuncuların genç ve yetenekli oluşları sebebiyle süper bir çıkış yakalamıştı. yalnız, tutan yapımın sakız gibi uzatılması olayından nasibini en ciddi şekilde alan dizilerden olan kavak yelleri, şu an gelmiş olduğu hal itibari ile çok üzücü bir noktada. ölmüş sanılan birini diziye geri döndürmeyi bile gerçekleştirdiler. neredeyse sürekli gezen baş rol oyuncusunun tıp kazanabilmesini de, arkadaşları şehir değiştiriyor diye üniversite değiştirmesini de. herhangi bir açıklama gereği duymadan. görünüş itibari ile bitecek gibi de durmuyor.

kavak yelleri, azalarak bitme. hemen anında bit.





4-unutulmaz

bu diziyi oturup hiç izlemedim çok şükür. ama kendisi, annemin sapık dizi diye tanımladığı bir oluşum. oyuncularından mı görüntü yönetmenliğinden mi bilmiyorum ama gördüğüm yerde karnıma ağrılar giriyor bu diziyi. ama o son derece ısrarla devam ediyor.











3-küçük kadınlar

başlangıçta çıktığı noktadan sapan diziler vol. n . bu dizi yalnızca insanlara sıkıntı verme amacıyla kurgulanmış bir dizi. arada denk geldiğim birkaç bölümüne dayanarak söylüyorum, senaryosu beni her yerde şaşırtıyor. zira, birçok dramdan buketler serdiler önümüze. şizofren çocuktan tut, zengin adamla oynaşan fakir kıza, ailesi ölmüş 4 kızın bir de ablalarını kaybetmesine, formalite icabı evliliktan; kötü enişteye kadar. bu dizi ekolünün bir başka temsilcisi yaprak dökümü idi misal. o diziyi izleyebilen insanlara anlam veriyorum fakat, bu dizi konusunda asla tek bir neden bulamıyorum izlemek için. hayat, zaten yeterince dram dolu değil mi ki?





2- akasya durağı

bu dizinin görseli blogumda yer alsın bile istemezdim ama ibretlik olsun artık. komedi amaçlı çekilen bu diziye de tvde raslarsam ciddi anlamda moralimi bozuyor. başarısızlık sebeplerini de tam olarak çözemiyorum. zamanında bundan 5 kat daha başarı ile yapılmış çiçek taksi' nin, 10 yıl sonrasında kendisini 1 adım bile geliştirememiş bir kopyası olması sanırım en büyük sebep. sonrasında oyuncular.tekil biçimde sevdiğim oyuncular var aslında bu dizide. misal cezmi baskın. özellikle neşeli hayat' taki performansı ile ağzımdan havyarları getirmişliği vardır. ama bu dizide ona bile dayanamıyorum.

puf diye bit.






1-arka sokaklar

bırakın son 5 yılın en kötü dizisi olmayı, bu dizi türk televizyonlarında yayınlanan en başarısız şey. samanyolu televizyonundaki sır kapısı türevi progmanların, flash tv' deki gerçek kesit türevi programların, yine samanyolu'ndaki ayna adlı belgeselin, kanal 7'deki tek türkiye' nin, yine bu kanaldaki fıkralarla türkiye' nin hitap ettiği bir kitle olabilir. ama bu dizi. of. kötü oyunculuk. kötü senaryo. polisin çok iyi gösterilme çabası. yerinde duramayıp reklamlara da sıçramış olması. her kötülüğe bu ekibin yetişmesi. kötü dialoglar. kötü görüntü yönetmenliği. sapır sapır dökülüyor adeta. tüm bunlar da yetmediği gibi haber öncesi kuşakta da yerini alıyor. üstelik şöyle de bir yanı var, diziyi hiç izlemediğim - ben sadece belgesel izlerim-  halde konusuna falan hakimim. töbe bism..

tüm kayıt edilmiş bölümlerini de al git.


bir sonraki yazı; en iyi 10 yerli dizi.

2/14/2011

1 pascal kaç nouma eder?

5

-dün bir kelime oyununda adeta bir şehir efsanesi gerçekleşti. bir kadın "memeliler takımının havadaki temsilcisine verilen ad nedir ?" sorusuna "hostes" cevabını verdi.ve bu potu kırdığı anda, yaptığı hatanın farkına vararak utancından yerin dibine girdi. spikerle, bu kısmın montajda atılması konusunda pazarlık bile yapsa da; izlediğimize göre kesmediklerini anlamış oluyoruz. yarışmacı kadının aklına, yarışmanın kalan kısmında sürekli o an geldiği için suratında mütamadi bir gülüş yer aldı. ekran karşısında bu kadar eğlendiğim nadirdir.

-şu yaşıma geldim; hala anlayamadığım ve anlayabileceğime inanmadığım 3 şey var.
1- kumdan cam yapılması
2- eski yağlardan, temizlik amaçlı bir malzeme olan sabunun yapılması
3- alkenden alkol eldesi

üçüncüsü şaka tabi. daha doğrusu başta üç tane vardı ama üçüncü olarak neyi anlayamadığımı hatırlayamadım.

-nouma beşiktaş'a transfer olduğu ilk zamanda, biz de fen bilgisi dersinde ilk kez basınç konusunu işliyorduk. bu birbirinden çok alakasız iki durumu, çok talihsiz bir şaka içinde kesiştiren genç dimağlar vardı. 1 pascal kaç nouma eder ? şeklinde. o psikolojiyi çözmek çok zor.

-ülkemize gelen insanları, geldiklerinde karizmanın allahı olsalar bile bir şekilde maymuna dönüştürmeyi başarıyoruz. bu da bizim milletçe özel gücümüz.

-kanalların ölen birinin üzerine onun içinde yer aldığı yapımları yeniden yayın akışına koymaları, nasıl da yılansı bir hesap. hepsinin altında tuğçe san' ın parmağı var.

-daha önce bir dizi, kanal d'de veya atv' de patlayıp da daha sonrasına star' a düşmüşse o dizi için çok üzüldüğümü belirtmiştim ama daha beteri de varmış. fox tv' ye düşmek.

-ama bir dizi düşün ki, bundan sonra haftada 2 kez yayınlanacak. isim vermiyorum zira yaprak gibi titriyorum.

hani herhangi bir insana grafik tasarım anlamında bir şeyler anlatacak olsam ve konulardan da minimalizm konusuna gelmişse sıra; bu davetiye bana bu hususta çok yardımcı olurdu. bak derdim, bu davetiyeyi tasarlanmış bir nesne olarak incele, bu tasarım ne ise; bunun tam tersine minimalizm deniyor.
insanlarda biraz merak duygusu uyandırmak lazım diye düşünüyorum ben. hele o sol attaki yazıya su dalgası verip bir yeşillik katalım çabası.. aman aman

-son olarak, şu ara ciddi ciddi deniz seki'nin albümünü bekliyorum bilöğgğgh. bu kadın hepimize bilek kestirtecek bak görürsün. o katran karası gecelerde neler yazdı kim bilir. deniz olarak girip okyanus olarak çıktığı serüvenine çok inanıyorum ben. albüm adıyla geliyor zaten; söz yaşları. evet.

2/12/2011

testisi elinde

3

15- erkek dediğin göbek hesabı yapmaz; bir oturuşta en büyük pizzayı yer üstüne 2 menü de burger yer diyen kız

genellemelere bayılıyoruz. ama geçenlerde bir kızdan duyduğum bu cümle ile, listeye 15 numaradan giriş yaptı kendisi. listede sıralama yok gerçi, öyle olsa 1.yi baştan açıklamak saçma olurdu. ama, o kız aracılığı ile karşı cinse açık mektup bir nevi bu.

göbek hesabı yapmayan ve bir oturuşta bir koyunu yemesi yönüyle hoşlanılan erkekle kasıt, kızların öküzlerden hoşlandığı gerçeğine dair gizli bir itiraftır. evet kızlar. - akıllı olanlar size değil sözüm, siz çok minnoşsunuz- ama kabullenin ki öküz seviyorsunuz. erkek dediğin göbek hesabı yapmaz; böyle ensesi emre kınay gibi gezer ortalıkta. bu tabir ile bahsedilen erkeğin aynı zamanda hanzo olması da ilgi alanınıza giriyor. kadınlarla iletişim kurmasını beceremezse hele o zaman baldan tatlı oluyor. böylelikle kankalarınızla birlikte sevdiğiniz öküzcanı çekiştirme fırsatı doğuyor. aksi takdirde hayat çok sıradanlaşıyor. göğsünden kılları da fışkırmalı tabi. gömleğin üstten düğmelerini açmalı böyle, erkekliğinin sembolü olan testosteron ben buradayım demeli. aynı zamanda da tam bir futbol aşığı olmalı. çünkü, futbolu böylesine seven bir erkeğin aşkın gerçekten ne olduğunu bildiği kanısındasınız. biraz da karşı tarafta babayı bulma ihtiyacı var tabi. kabul edelim, türk babası da odundur çoğunlukla çünkü. o erkeğin aynı zamanda böyle ağır bir kokusu da var. kaç gündür yıkanmaması sayesinde kazandığı o koku kendisini daha da çekici kılıyor. adeta, çiftleşeceği dişi için ortamı işaretliyor buradan ben geçtim diye.

genellemelere bayılıyorum. 15 yıl sonrasında kocasının göbeğinden tiksineceği halde şu an göbekli olmayı dert etmeyen erkek arayan kıza bayıldığım kadar hem de.

2/10/2011

katran karası geceler

0

16 gündür sigara içmiyorum. aynı andan itibaren dudaklarımı yemeyi de bıraktım. dudaklarımı yemeyi bırakmış olmam, sinirimi daha çok sıkıştırıyor. hemen dişlerime çok yakın ya, sürekli ısırasım geliyor. bu neyin kafası

vatı venya vavamik civava

3

-insanın büyüdüğünü anlaması, yemekte kola yerine ayranı tercih ettiği an gibi.

-bir de fastfood yerine, sulu yemek aradığını fark etmen.

-geçen gün ömrü hayatımda bir ilk yaşadım. annem babam ve ben, sinemada film izledik. bu durumun farkına varmam filmin arasına denk geldi. düşününce çok ilginç aslında. 22 yıldır hayattayım yani.

-sinemada ilk izlediğim film annemle gittiğim aslan kral' dı. o zaman milyonlarca problemin içinde boğuştuğumuz için, aslan kral(baba)' ın bufalo sürüsü altında kalıp da öldüğü sahnede ağlamıştık. ben o filmin nasıl bir etkisinde kaldıysam artık, günlerce açılış sahnesindeki şarkıyı ( vatı venya vavamik civava venya avva ) - evet gerçekten de buna çok yakın bir şekilde- kelimeleri popomdan uydurarak söyleyip herkesi bunaltmıştım. şimdi dinlediğimde de hala aynı şeyi duyuyorum gerçi.
 görselli hikaye kitapları, boyama kitapları, yap-bozları her şeylerini ama her şeyleri aldırmıştım. giriş sahnesini şimdi düşününce bile anbean hatırlıyorum.

6 yaşındayım, o karanlık salonda kocaman bir perdede böyle bir görüntü ve giren büyülü müzik. tüm hayvanların, kralın oğlunun selamlayışları.
buraya nereden geldim, bu aslan kral' a sonrasında ben bir de babamla gitmişim. filmin arasında babam söyledi.

-tam kadro gittiğimiz filmin eyvah eyvah 2 yerine başka bir şey olmasını tercih edebilirdim sanırım. buradan sonrası -spoiler-
bu film çok kukumsu ve pipimtrak olmuş. türkler, eğer ki yaptığı devam filmine 1. film + 2 adını koyuyorsa ben bundan sonra uzak duracağım o filmden. film ile ilgili her yerde sıcacık, iç ısıtıyor falan yazılmış ama bir filmden beklentim oh sıcacık yanıyoruz mis değil benim sanırım. ilk filmin sonrasında, tamamen ticari kaygılardan, son derece senaryo yoksunu ite kaka çekilmiş bir film olmuş. hele ispanyol karakterinin olduğu sahnelerde yemin ediyorum perdeye bakamadım ben utandım. ilk yarı bir nebze güldürüyor ama ikinci yarıda cidden senaryo namına bir şey yok. kızın kaçırılması, eşşek kadar -kendi mesleğine sahip bir insanın- baba zoruyla sevdiği adamdan uzağa gitmesi nedir allah aşkına? hele bu tip bir kararla bir devlet memurunun anında görevine memleketine devam edecek olması, hangi ülkede yaşıyoruz diye sorgulatıyor.

- secret diye bir şeyin var olduğu konusunda ısrarcı olan tüm insanlar. ben hep pozitif düşünüyorum ama herhangi bir durum içinde, murphy kanunları neden hep benim için işliyor bir cevap verebilirler mi acaba? hani, kendimi dinlemek için fas'a falan gitsem ( çölde çay kafası ), eminim ki kutup ayısı ile ateşli bir ilişki yaşarız.

-son olarak, tatil bitmesin diye iclal aydın duygusallığında makaleler kaleme alacağım yakında. öyle iyi geldi bu tatil.

2/09/2011

inek dişidir

0

erkek inek diye bir şey olmadığının farkında olmayan insanların elinden çıkma çocuk filmi. tüm film boyunca memeli inek baba, memeli şımarık delikanlı erkek inek ortalıkta geziniyor. her ne kadar, parti yapan hayvanların filmi olsa da; bu acayip bir mantık hatası bence.

2/08/2011

in bruges

0

arada böyle filmlere denk geliyorum ya, sarsılarak titriyorum adeta. dudaklarımı büze büze bürüğj demenin keyfi de bambaşka.

colin farrell de baya şaşırtıyor. hayran bırakıyor. benim gibi bu tip görselleri seviyorsan; kaynak.

2/05/2011

the man in red pants

3

bir zamanlar entourage diye bir dizi izliyordum. anlaşılan kıvanç da fazlaca izlemiş bu diziyi.

yeni bir haber furyası var denk gelmişsinizdir.kıvanç tatlıtuğ, hollywood yapımlarında yer alacakmış artık. neymiş james cameron izlemiş ve çok beğenmiş. entourage' da da james cameron, vince' in elektiriğinden çok etkileniyordu ve onu milyon dolarlık projesinde oynatıyordu. yemin ederim, o bana bu haberlerden daha inandırıcı gelmişti. cameron, bu adamın hangi projesini izlemiş ve ondan etkilenmiş olabilir? gümüş mü, aşk-ı memnu mu yoksa kısa ama öz rolüyle onurlandırdığı ezel'deki performansını mı? halk olarak bazen o kadar hiçbir şeyin farkına varmıyoruz ki, o kadar olur. hollywood'da sarışın, mavi gözlü ve sağlam vücutlu olup da üstüne rol de yapabilen sürüsüyle oyuncu var halbuki. bu ne zamandan beri dünya çapında bir meziyet oldu..

kırmızı kaprisiyle, direksiyon başında deliren ve kaybettiği sevgilisine kıvanç kaçar diyen bir adamın hikayesini anlatan bir rol yazmış da, o role tam uygun olarak kıvanç tatlıtuğ'u mu görmüş cameron?

2/03/2011

bir ciddi karnabahar

3

e boğulmuş tabi kabe orada.

-geçenlerde babamın dayısı ailesi ile birlikte misafirliğe geldi. dayı önceden koministken, şu anda hacı. benim için bu durum olayı çok ilgi çekici hala getirdi tabi. bir de bizim ailedekilerle bir araya geldiğimizde benimle mesleğim üzerine sohbet etme eğiliminde oluyorlar. yalnız konunun açılış konuşması, senin iç mimarlık mıydı dış mı? diye başlayınca benim bir omuzlarım çöküyor. ve bir yerden sonra muhabbet öyle bir tıkanıyor ki, o an orada azalarak bitmek istiyorum. şimdi bu dayı, yakın zamanda hacıya gidip geldiği için; mesleki konuşmanın içine kabe'ye yapılmış ve kabe'nin ruhani özelliğine turp sıktığını düşündükleri hoteller oldu.
benim için de ilginç bir deneyimdi. bir dış mimar olarak, kabe' nin masterplanı üzerine sohbet etmek.

-özellikle hafta sonları, kahvaltıda özenli bir şeyler hazırlayan insana puanım 10 kanka. böyle bir sevgi akışı daha olamaz içimden. evet benim kalbime giden yol midemden geçiyor. çok net. güzel ve özenli yemek yapan insanın çekiciliği çok başka. bonuslar adeta gözümün önünde uçuşuyor.

-yemekteyiz' den öğrendiğim bir şey varsa; o da türkiye'de her mahallede yemekten anlayan bir eş cinsel erkeğin yaşadığı gerçeğidir.

-şu an var ya çok pis inzivaya çekilmiş durumdayım. ilk haftayı da ekiyorum. itü'nün benden çaldığı yarı yıl tatillerinin acısını son yılda çıkarmaya karar verdim. gelsin filmler, gitsin diziler.

- coen brothers, wachowski brothers, mario bros çok sevdiğim kardeşler.

-öte yandan mario bros' daki, bros' un brothers' ın kısaltması olduğu gerçeğini öğrendiğim an yaşadığım aydınlanmayı mimari tasarımda düşünsel boyuta geçtiğimde bile yaşamadım.

-coen brothers son dönemde en sevdiğim kardeşler olsa da, a serious man' i sevemedim. tuz gibi bir şeyi eksikti filmin. bu adamların filmleri zaten karnabahar gibi. ya çok seversin ya da ağzına bile koymazsın. karnabaharı nasıl sıfır tuzla yemeyi hayal edemiyorsam, bu film de aynı şeyi hissettirdi. coen brothers, filmlerini yarıda bırakır - bir sona bağlamaz - çok da güzel bırakır ama bu sefer o yarım bırakış bile bir eksikti. baştaki efsane ile filmin ilişkisini hele hiç çözemedim.

-uzuuun uzuun film açıklamaları, dizi yorumlamaları,kitap açıklayışları yapan bloglara çok saygı duysam da, o enerjiyi nereden bulduklarını çok merak ediyorum. zira çok sevdiğim bir film hakkında bir yazı yazarken bile afakanlar basarken beni, papua yeni-gine' de çekilmiş, makedon bir yönetmenin buhranlarını anlatan 1.5 saatinde bir ineğin otlamasını izlediğimiz 8 saatlik film hakkında bile sayfalarca kritik yazan tüm bloggerların gözlerinden öpüyorum.

-bir de benim ucuzluğuma bakın, a serious man' i beğenmeyişimi ciddi ciddi tuzsuz karnabahar ile açıkladım. evet.

-karnabahara neden bu kadar takıldın dersen, akşam yemeğinde yoğurtlu mayonezli ilginçli bir salatasını yaptım. üstüne akşam yemeğine dedem de gelince, sofrada bir gerilim oluştu. zira benim yaptığım cins şeylere annem babam alışkınken, dedemin de bu olaya dahil olması ve kendisinin dangalaklığı ile meşhur olduğu gerçeği ile her an bir laf edebilir diye yürek erintisine sebep oldu. bu durumlarda babamın ara buluculuğu beni benden alıyor. normalde ben de yemem bunların yaptığı bu tür şeyleri ama bu güzel olmuş. diye diye yedi sağ olsun. buruk bir sevincin cümle tanımı olsa gerek.

-gerçekten gerilmek istiyorsanız, dedenizle birlikte laptop karşısına geçin. geçen gün antichrist izlerken bu denli gerilmedim. david lynch filmleri yanında chick flick kaldı.
uzunca bir süre arkamda ses çıkarmadan oturduktan sonra, burada insanlar birilerini buluyorlarmış nasıl oluyor o? o_O  diye sordu. ağlayarak içeri kaçtım.

-o değil de antichrist çok sağlam film olmamış mı. adamın içinden gelmiş. bir film çekeyim, bir kadının buhranlarını, şunların ağzına ağzına sıçarak anlatayım demiş. kadın kocasının bacağını çivi ile delsin sonra da klitorisini kessin hacı, arada bir de vajinasından yavrusu sarkan bir ceylan görünsün. gerilsin pezevenkler demiş. ve çok ama çok iyi başarmış. kalktığımda bacaklarım tutmuyordu resmen.

-son olarak, paylaştığı görseli kaydettirmeyen tüm internet siteleri evlerine gidebilir mi? teşekkürler.

yapıcam, yapmıştım. allam yardım et

0



ilk çocukluğumu yiyen süper mario -hala- dünya üzerindeki en güzel oyun. bu da benim karne hediyemmiş.