10/13/2009

çağrışım serbest


-yeri gelse de kuntis kelimesini kullansam diye bekliyorum. can atıyorum. öyle bekliyorum ama. bana kuntis dedirtecek cümleler kurun.

-yemek masasında çok eğleniyorum. ev arkadaşımın annesi, oğlum okumaya gidiyor modunda anne dolu, sevgi dolu bir tencere sarma yapmış. 15 gündür sarma yiyoruz. Yemek masasındayken, televizyonda haberleri izlioruz. türkiye- ermenistan maçının tanıtımı yapılıyor. haber yapılırken ekranda böyle türk taraftarlar toplaşmış, tezahurat yapıyor. seyircilerin arasında bir çocuk gördüm, böyle sağ elinin bir kısmı kınalı. böyle baya bildiğinz kına ve yarıya kadar. çok eğleniyorum ya da kafam güzel. blog yazmaya geldiğimde en son ben sarma yemiştim. bilgisayar başındayken inan(ev arkadaşım), bu sarmayı içiyor musun diye sorunca yok yemeyeceğim dedim. bir sessizlik, meğer sarma derken yemeyi kastetmiyormuş. belirli bir süre koptum. yalnız yukarde 15 günü yazarken, on beş şeklinde yazma isteği geldi içimden. staj defteri yazmanın yan etkisi. çok görünsün diye her şeyi ayrı ayrı yazdım, bol bol noktalama işaretleriyle donattım. ayrıca her noktadan sonra da carp lock' a basma eğilimindeyim.bir de yanlış bir şeymiş gibi tersine çeviriyorum. olsun, bütünlük bozulmasın. türk seyircileri de maç berabere bitsin istiyormuş. hımını hımını hımını böyle de yapmacık habercilik görmedim.
yine masadayız, az önce kına olayında yeterince duramadım gibi yazmam lazım. ama hafif unutkanlıklar yaşıyorum çünkü kafam güzel. inan dedi, anası doğumda koyun dalağı yutmuş dedi. evet, onlar öyle dermiş, denirmiş. kocaman yara lekesi olunca öyle olurmuş. anası dalak yediği için doğumda öyle olmuş. buna da belli bir süre koptum. sürreal bir inanç veya laf neyse. burda yazarken de yanlış bir şeyi ctrl+ z ile geri almak isteyince, bir önceye değil de kafasına göre bir önceye alıyor ya işte ona kılım. bir geriye alması lazım. şu an çağrışımım çok serbest.
hey gidi ilahi kına. nerden nereye. inan da göre göre onu mu gördün diye bir sürü koptu. benimki de nasıl bir haber izleme yaklaşımıysa artık.

-olmuyor. ntv' nin açılımının nergis tv olduğunu öğrendiğimden beri kanal gözümde tüm karizmasını yitirdi. ilişkimize ara verdik.

-şu an çağrışım fazla serbest.

-çocukken başka bir kanalda, sevdiğim çizgi filme farklı dublajlı haliyle denk gelsem kafam bozulurdu. dublaj gidince ne bugs'ın anlamı kaldı, ne ördeğin.

-benzer sorunu da ice age 3' ü sinemada dublajsız izleyince yaşadım. çizgi filme doblaj şart. alışınca da udblaj yapanı değiştirmek çok yanlış. normalde filmleri dublajlı izlemeyi sevmem ama çizgi film başka. ha ben ice age 3' ü sevmedim mi? bayıldım.

-bugün giderken otobüste, mağazanın birinde çok şekilli satış elemanı gördüm. hani böyle haline bakınca, sanki markanın tasarımcısıymış gibi takılıyor ya. işte ondan. niye buraya yazdığımı unuttum yazarken. (hani umut sarıkaya' nın bir kere çizgidiği şekilli garson karikatürü vardı. böyle garson rastalı falan. kafe nin adı da çok salata yenen kafe.) ordaki garsonu hatırladım ondan yazdım. karikatürde yan taraftaki börekçiden gelmiş tipsiz garsonla dialogları. yalnız sizin için buldum. koydum.
-beyonce şarkıda somebody pinch me diyor ya içim bir hoş oluyor. sanki çimdiklemek sadece bize özgüymüş gibi elin beyonce' sini kimse çimdikleyemez gibi geliyor.

-bu sarmayı içmeyecek misin =)

-bu blogu yazmayı çok sevdiğim, bu böyledir şu şöyledir diye her şeye yorum yapmaya bayıldığım için yazıyorum. da bunu neden yazdım şu an hiç bilmiyorum.

-geçen gece rüyamda hande yener ile şebnem ferah' ın kavga ettiğini gördüm. hem de esra ceyhanla a'dan z' ye adlı programda. şebnem böyle hanım hanım yine, ama esra arkada kaygılı arayı yumuşatmaya çalışıyor. ama hande' nin de bir taşkınlığı olmuyor, ben tam kavgayı çözemezken uyandım.

-bir şeyin önüne tasarım kelimesini getirince daha havalı oluyor. özellikle ülkemizde. ev yolunun üzerinde birsürü saç tasarım merkezi var. bildiğin berber, öyle merkezler falan kullanınca harika bir şeye dönüşmüyor. erkek berberi çirkin bir şeydir. özellikle anadolu' da. arabesk çalar. berber asla istediğin gibi kesmez. ayrıca yol üzerindeki berberde böyle collin farrell fotoğrafları falan var. ya da uç saç kesimli, efemine erkek resimleri. berberin kullanıcıya önerisi. kaç kişi öyle saçla çıkabiliyor. sıfır.

-bence sarma küflenmez. öyle gelirdi bana. ta ki az önce yerken dipteki küflenmiş sarmayı görene kadar.

-bir şeyin ilk yapılma fikri hep çılgınca gelir bana. böyle önce yağı kızdıracaksın, sonra soğan diye bir şey var. ben buldum. ufakça kesip içine atacaksın, sonra biraz salça ve de domates. tüm zeytinyağlılar böyle pişer diye tahmin ediyorum. en iyisi bundan sonra böyle pişirilsin. böyle yoğurdun içine suyu döküyorsun ve eziyorsun içinde salatalığı rendeliyorsun, bir de sarmısak diye bir şey mi bulsak ki ezer içine atarız ne de güzel modunda denemeler mi yapıyorlarmış. o kadar bulunan şeyin yanında bunlar nedir ki. benim ilgi noktam burası. bununla ilgili arog' ta çok güzel değinmeler vardı.

-nazımdan denemeler..

0 confession: