10/18/2009

Nefes


son zamanlarda izlediğim en gerçek türk filmi oldu nefes. üstelik salonun en ön sağ köşesinden izlememe rağmen. ayrıca değinilecek bir diğer konu ise cumartesi akşam 23.30 seansı olmasına rağmen salonun tamamen dolu olmasıydı. açıkça söylemek gerekirse askerlikle ilgili filmleri hiç sevmem. hele ki saving private ryan, we were soldiers gibi amerikan kahraman askerlerini anlatan filmlerden nefret ederim. nefes' i de ilk olarak fragmanlarından gördüm. fragmanı da tıklanma rekoru kırmış bir yandan. aslında bu filmde bizi çeken nokta tüm halk olarak 'aşil topuğumuz' olan askerlik olgusunun çok içinden bakıyor olması diye düşünüyorum. bir de akademik yaşantısı devam ettiği için, yaşıtları şu an askerde olmasına rağmen gitmeyen, gitmemek için planlar kuran yaş grubunun içine dahil olduğum için çok fazlasıyla ağır geçirdim filmi.
-asker sen nerelisin?
-aydın komutanım.
-asker sevgilin var mı?
-var komutanım.
-artık yok!
baban sigara içiyor mu asker?
-içmiyor komutanım.
-ama artık içicek! çünkü sen ölüsün. adam kanser olacak senin yüzünden! yalnızca süslü bir karının ağzından adın geçecek haberlerde 45 saniye.

film 1993 yılında ırak sınırında karabal tepesinde geçiyor. komutanları ise kısa bir süre öncesinde çok yakın bir arkadaşını burda şehit vermiş ve mesleğini, hayatını sorgulayan bir asker. çatışmalar izliyoruz. ölüler görüyoruz. onlar plastikleşiyor unutuyoruz da birsüre sonra geride kalanlar için hayatın ne kadar zor olduğu gerçeği insana çok koyuyor. askerlerin anneleri ve sevgilileri ile konuştukları sahnede kendimi tutamadım. içimdeki tüm duyguların ölmemiş olduğunun farkına varmak güzeldi. zaten konu bir şekilde ölüme gelince her şey boş oluyor çoğu zaman. filmde fark edince çok hoşuma giden ayrıntılar oldu; özellikle duvara boya yapan askerin fırçasından damlayan kırmızı boyanın, yere serili gazetedeki vatan sağolsun yazısının üstüne dökülmesi, komutanın karşı taraftan gelen saldırının sesini sobayı kullanarak hissettirmesi, sobanın üstüne düşen suyun yarattığı gerilim gibi.. filmdeki egeli karakter ve şebeklikler yapan asker karakterin çok güldürdüğü anlar vardı. özellikle egelinin, teknik lisesi kıza materyalisttir o yaklaşımı ve diğer askerin asansör numarası. filmin son çatışma sahnesi de oldukça gerçekçiydi ve gerçekçi olduğu kadar asap bozucuydu fakat yerde ölü yatan teröristlerin yutkunmaları ve benim gözümden kaçmaması, filmin olaya fazlasıyla tek yönlü yaklaşmış olması gibi eleştirilerim var. filmin sonunda alkış yapanlar oldu ve beni bir hayli güldürdüler. pardon da alkış derken?!

0 confession: