10/31/2009

Film: K-Pax


manhattan tren istasyonunda başlayan filmde, orada dilencilik yapan bir siyahinin gözüne bir adam çarpar. adam bir anda orda belirmiş gibidir. tam o sırada bir kapkaç olayının yaşanması ile suçlu konumuna düşen Prot, şüpheli olarak göz altına alınır. üzerinde herhangi bir kimlik bulundurmayan adam K-Pax gezegeninden geldiğini söyleyince kimseye kendini inandıramaz. manhattan psikiyatri enstitüsüne sevk edilir.
öncelikle prot karakterini inanılmaz canlandırmış olan kevin spacey karşısında bir kez daha saygı duruşuna geçtim. bir amerikan filmi klişesi olarak en çılgın hasta konumundaki prot baş psikiyatrın ilgisini çeker ve doktor kendini prot' a adar. kendinden emin halleri, ışıkta rahat edemez tavrı, anlattığı olayların sağlam alt yapısı karşısında insanın onun başka bir gezegenden gelmiş olma ihtimalini ciddi şekilde düşünmesini sağlıyor. doktor adamın bu gezegen sistemi ile ilgili anlattıklarının doğru olabilirliğini öğrenme amaçlı astro-fizik uzmanı arkadaşına danışıyor ( ki resmen böyle bir vaka ihtimaline karşı, adamın bu dalda uzman bir arkadaşı olması- hayatta hepimizin işleri böyle yolunda gitse diyorum) ve prot' tan gezegeninin güneş sistemindeki yol haritasını çizmesi isteniyor ve mucizevi bir şekilde, bu tip işlere yarayan modelleme programı tarafından da doğrulanan bir yol haritası çiziyor. çünkü K-Pax böyle bir gezegen. her birey böyle bir donanıma sahip, ışık hızında hareket edebiliyorlar, aile kavramları yok, bizim aksimize üremeleri son derece acı veren bir olay ve çok uzun yaşıyorlar. prot, sonrasında akıl hastanesinde yatan tüm hastaların umut kaynağı oluyor ki bana kalırsa filmin en başarılı yanlarından biri akıl hastanesindeki karakterlere yazılmış rollerin değişikliği ( hijyen hastası adam, aşırı koku duyarlısı adam, kimseyle konuşmayan kadın, odasından çıkmayan kadın). 27 temmuz tarihinde gezegenine geri döneceğini belirten prot yanında birini daha götürebileciğini söyleyince, hastaların çoğunda anormale yakın bir ilerleme gözleniyor. bu tarihe yoğunlaşan doktor ise, son derece detaycı bir araştırma ve hipnoz seansları ile işin aslını çözmeye çalışıyor.
filmde en sevdiğim sahne prot' un doktorun ailesi ile tanışmaya gittiğinde ilk olarak köpekle yakınlaşması ve onun dilini anlaması oldu.
"en sevdiği oyuncağı saklamışsınız o yüzden size çok kızgın, bir de sürekli kuyruğuyla oynamanızdan hiç hoşlanmıyor"

0 confession: