- micheal jackson' a büyük ve sonsuz bir saygım var. onu bir kenara koyalım. ama facebook' umda birilerinin thrill the world organizasyonu fotoğraflarıyla etiketlenmesinden ölesiye sıkıldım.
-ayrıca yirmi dokuz ekim gibi günlerde bayrakların profil fotosu olması da bana çok tırt geliyor. insanlar neyi nerde yapacaklarını bilmiyorlar bence. çok mu etkileniyoruz süper bir cumhuriyet bilinci mi oluşuyor profil resmini bayrak yapınca?!
-23.00' daki konsere 01.30' da çıkan portecho' yu çok kınadım. ben yine dansımı etmedim mi ettim ama olsun saygı diye bir şey var. marjinalseniz marjinelsiniz. daha da gitmem portecho' ya!
-bloglar arası bir şeyi daha hızlı yazma yarışı. böyle bir şey var ve gergin resmen çünkü işin ucunda hırsızlık var. emek sonuçta bu da.
- how could you be so heartless?! bu şarkı da dahil olmak üzere 808s and Heartbreak albümünü çok seviyorum.
10/31/2009
Film: K-Pax
zaman:
10/31/2009 02:57:00 ÖS
0


öncelikle prot karakterini inanılmaz canlandırmış olan kevin spacey karşısında bir kez daha saygı duruşuna geçtim. bir amerikan filmi klişesi olarak en çılgın hasta konumundaki prot baş psikiyatrın ilgisini çeker ve doktor kendini prot' a adar. kendinden emin halleri, ışıkta rahat edemez tavrı, anlattığı olayların sağlam alt yapısı karşısında insanın onun başka bir gezegenden gelmiş olma ihtimalini ciddi şekilde düşünmesini sağlıyor. doktor adamın bu gezegen sistemi ile ilgili anlattıklarının doğru olabilirliğini öğrenme amaçlı astro-fizik uzmanı arkadaşına danışıyor ( ki resmen böyle bir vaka ihtimaline karşı, adamın bu dalda uzman bir arkadaşı olması- hayatta hepimizin işleri böyle yolunda gitse diyorum) ve prot' tan gezegeninin güneş sistemindeki yol haritasını çizmesi isteniyor ve mucizevi bir şekilde, bu tip işlere yarayan modelleme programı tarafından da doğrulanan bir yol haritası çiziyor. çünkü K-Pax böyle bir gezegen. her birey böyle bir donanıma sahip, ışık hızında hareket edebiliyorlar, aile kavramları yok, bizim aksimize üremeleri son derece acı veren bir olay ve çok uzun yaşıyorlar. prot, sonrasında akıl hastanesinde yatan tüm hastaların umut kaynağı oluyor ki bana kalırsa filmin en başarılı yanlarından biri akıl hastanesindeki karakterlere yazılmış rollerin değişikliği ( hijyen hastası adam, aşırı koku duyarlısı adam, kimseyle konuşmayan kadın, odasından çıkmayan kadın). 27 temmuz tarihinde gezegenine geri döneceğini belirten prot yanında birini daha götürebileciğini söyleyince, hastaların çoğunda anormale yakın bir ilerleme gözleniyor. bu tarihe yoğunlaşan doktor ise, son derece detaycı bir araştırma ve hipnoz seansları ile işin aslını çözmeye çalışıyor.

"en sevdiği oyuncağı saklamışsınız o yüzden size çok kızgın, bir de sürekli kuyruğuyla oynamanızdan hiç hoşlanmıyor"
Etiketler:
film
10/29/2009
fiki fiki
zaman:
10/29/2009 01:48:00 ÖS
3


-tarkan yeni albüm kapağında pamela anderson' la poz vermiş. tarkan genital bölgesini tutacakmış pamela da yanında duracakmış. fotoğrafçısı da madonna' nın da eski fotoğrafçılarındanmış. üç yüz bin dolar harcamış. tahminimce albümün adı fiki fiki tarzı bir şeydir. ucuz fotoşopçuluk yaptım ama eğlendim.

-insan hiçbir zaman ben asla.. gibi cümleler kurmamalı. yaşadım, yaptım, yapıyorum ondan biliyorum.
-rihanna çok pis geliyor. demedi demeyin the wait is ova' nın 30 saniyelik promosuna tıklayıp duruyorum. o değil de yaşıtlarımız neler başardı yahu!
-tatilleri mükemmel değerlendiren bir insan olsam ya ben. onun için her zaman dediğim gibi önce insani saatlerde kalkabilmeyi öğrenmem , günün yarısını yememem lazım. bir de üstüne saatleri geri falan alıp duruyorlar ki ona ayrıca kılım. rahat bırakın şu saatleri. erkenden kararan bir hava beni üzüyor, yıpratıyor.
-şu an kendime şekersiz yeşil çayı seviyormuşum numarası yapıyorum. sabah da kahvaltıda maydanoz yedim. çünkü c vitamini bakımından çok zengin. ne sandın. domuz gribine bitkilerle savaş açtım, bünyemi çok sağlam tutuyorum. dün haberlerde çıkan adamın dediğine göre mısır bamyası kökünü kaynatıp içecekmişiz de o biraz kasar. mısırın bamyası nedir ya. iç bulandırıcı.
-domuz gribi yüzünden kapalı okullardaki ders kaybı için televizyon karşısında eğitim veriyor ya trt. haberlerde gördüğümüz üzere çocuklar evlerinde önlük ile ekran karşısındalar. bence hiç anlamamışlar. çok gülüyorum.
Etiketler:
potpori
10/27/2009
10/26/2009
rüzgar yalaması
zaman:
10/26/2009 10:33:00 ÖS
0

- outline yazmam gerekirken blog yazmam hakkında denecek tek kelime yok. evet üçüncü sınıfta ingilizce iki yüz bir alıyorum. iyi mi. bence değil.
-yapma demiyorum, hobi olarak yine yap.
-yürüyen merdiven çalışmayınca mallıyoruz ya hani. ben mallıyorum en azından. beynin kontrolden çıkması mıdır beyin kabuğunun öğrenilmiş bir davranışa kendini kaptırması mı her neyse artık. böyle çaresizce adım atacakmışım gibi oluyorum. biz adem oğulları bazen doğamız karşısında fazla mı aciziz ne. hayır çalışmadığını görüyorsun, nedir bu yürüyen merdiven ısrarı. bu tembellik kat sayısıyla nasıl yaşıyorsun. çalışmayan, yürüyen bant hususundan bahsetmiyorum bile. o derece fena.
-rüzgar yalaması. böyle bir şey var ya ne gıcık. böyle burnun kenar kısmı kızarıyor. grip olup da burnu çok silince de oluyor. kaşınıyor da meret. kaşıyorum ben o zaman. tatlı tatlı kaşıyorum. biliyorum da sonrasında tatsız bir acıya bırakacak yerini. ama yine de kaşıyorum. kurumuş dudağı yalarsan da rüzgar yalar. poyrazın proje hocama güya yaptığı acımasız etkiyi yapar.gerekirse saçını başını da savurur. rüzgarla karışan saçları havalı görünen bir insan olmayı ölesiye istiyorum. çok istiyorum.
-rüzgar yalamasının bir diğer oluşum süreci de naranciye etkisidir. bazen kabuğunu soymaya üşenirsin portakalın. bunu da direk burdan emiyim dersin. işte dudak kenarların ayvayı yer o zaman. tatlı tatlı da kaşınmaz bu sefer. direk sonuca gider. incirin kabuğunu soyma konusunda da tereddüt yaşayan bir insanım. kabuğu soyulmadan çukuman diye emilerek yenen incir, gereken performansı veremez. ama tembellik de ruhun kamçısıdır.
-how i met your mother' ı indirip izleme süreci ev internetinde çileye dönüşebiliyor. direk o anda izlemek istersem dizi port' a başvurabiliyorum. eski prensiplerime veda ettiğim anlardan biri. a ben sevmiyorum internetten kalitesi düşüyor diyen bir insandım ben. ama ab-ı hayat bu, insanı nereye götüreceği hiç mi hiç belli olmaz. ama lakin bu durum acı deneyimlere de dönüşebiliyor. 'oops this video is removed due to the..' mesene adamı gibi bir oops. çok kötü bir an o.
-yapma demiyorum, hobi olarak yine yap.
-yürüyen merdiven çalışmayınca mallıyoruz ya hani. ben mallıyorum en azından. beynin kontrolden çıkması mıdır beyin kabuğunun öğrenilmiş bir davranışa kendini kaptırması mı her neyse artık. böyle çaresizce adım atacakmışım gibi oluyorum. biz adem oğulları bazen doğamız karşısında fazla mı aciziz ne. hayır çalışmadığını görüyorsun, nedir bu yürüyen merdiven ısrarı. bu tembellik kat sayısıyla nasıl yaşıyorsun. çalışmayan, yürüyen bant hususundan bahsetmiyorum bile. o derece fena.
-rüzgar yalaması. böyle bir şey var ya ne gıcık. böyle burnun kenar kısmı kızarıyor. grip olup da burnu çok silince de oluyor. kaşınıyor da meret. kaşıyorum ben o zaman. tatlı tatlı kaşıyorum. biliyorum da sonrasında tatsız bir acıya bırakacak yerini. ama yine de kaşıyorum. kurumuş dudağı yalarsan da rüzgar yalar. poyrazın proje hocama güya yaptığı acımasız etkiyi yapar.gerekirse saçını başını da savurur. rüzgarla karışan saçları havalı görünen bir insan olmayı ölesiye istiyorum. çok istiyorum.
-rüzgar yalamasının bir diğer oluşum süreci de naranciye etkisidir. bazen kabuğunu soymaya üşenirsin portakalın. bunu da direk burdan emiyim dersin. işte dudak kenarların ayvayı yer o zaman. tatlı tatlı da kaşınmaz bu sefer. direk sonuca gider. incirin kabuğunu soyma konusunda da tereddüt yaşayan bir insanım. kabuğu soyulmadan çukuman diye emilerek yenen incir, gereken performansı veremez. ama tembellik de ruhun kamçısıdır.
-how i met your mother' ı indirip izleme süreci ev internetinde çileye dönüşebiliyor. direk o anda izlemek istersem dizi port' a başvurabiliyorum. eski prensiplerime veda ettiğim anlardan biri. a ben sevmiyorum internetten kalitesi düşüyor diyen bir insandım ben. ama ab-ı hayat bu, insanı nereye götüreceği hiç mi hiç belli olmaz. ama lakin bu durum acı deneyimlere de dönüşebiliyor. 'oops this video is removed due to the..' mesene adamı gibi bir oops. çok kötü bir an o.
Etiketler:
potpori
Disko N ~ 26 ekim
zaman:
10/26/2009 08:50:00 ÖS
0


( /\ ) 2. Mr Hudson Feat Kanye West - Supernova (Dave Aude Club Mix)
( /\ ) 3. Robbie Williams - Bodies ( Fred Falke remix)
( /\ ) 4. Pittsburgh Slim - Girls Kiss Girls
( /\ ) 5. Hande Yener - Ok yay
( -- ) 6. Swayzak - Take My Hand
( \/ ) 7. Beyonce - Sweet dreams
a1) Chris Decay - Give It To Me (Naksi & Brunner Miami Edit)
a2) Cassie ft Akon - Lets get crazy (Blueice remix)
a3) Akcent- That's my name
İşte haftanın şampiyonu Kim Cudi. her zaman belirttiğim gibi güncel olup olmama gibi durumlarla ilgilenmiyorum. bu remix mükemmel, çoluk çocuk ailecek severek kopuyoruz.



*bu liste bendenizin çorba müzik zevkini teşhir eder, güncel olma ve herkes tarafından beğenilme zorunluluğu yoktur.
Etiketler:
Disko N Müzik Listesi
10/25/2009
bu haftayı zeki müren haftası ilan ediyorum efenim
zaman:
10/25/2009 11:41:00 ÖS
1

*paylaşım için pek sevgili ceren'e teşekkürü borç bilirim.
Etiketler:
denişik
10/24/2009
Zeki bizi diskoya götüR!
zaman:
10/24/2009 01:40:00 ÖS
3

-çok garip arkadaşlarım var. sevmediğimden değil. çok seviyorum. bazen sevgi dolup taşıyorum ama içimde yaşıyorum daha çok. çünkü yengecim. kabuğum var. ne sandın. aslında amacım şuydu. insan derisi kokusunu çok seven bir arkadaşım var. mış doğrusu. yeni öğrendim. hem böyle bir yandan avuç içini kokluyor sonra da malum cümleyi söylüyor.
-daha da garip bir arkadaşım ise ciddi ciddi hem de benim yanımda, kolasını içtikten sonra açma halkasından çıkan şifreyi 4965 tarzı bir numaraya sms ile gönderip araba çekilişine katıldı. cidden yaptı. öyle insanlar varmış. hem de baya yakınımdaymış. ben öyle çekilişler yapılmıyor sanırdım. katılan bile varmış. hem o arabayı vermeseler nerden bileceğiz ki ödül töreni falan görmüyorum ben hiç. düz adam mantığı biraz da türk soslu.
-kaşım ile burnumun birleşme detayı çok saçma. bu cümleye yarım saat güldüm. fazlasıyla laçka bir haldeydim bir de. ama bu cümleye en sakin mimarlık öğrencisi bile güler. mimarlık bizi rahat bırak, işsiz zamanlarda hayatımızı normal insanlar gibi yaşayalım. fotoğrafa bakıp da bu yorum yapılır mı. yapılırmış. allah her yerde uğraşmış orda sıkılmış. kaş ile burnun birleşme detayı. şehircilik projesi yaparken bu kadar eğlenilmez. bıt bıt boyama çünkü. kaş ile burnun birleşme detayı. son zamanda duyduğum en komik tanım, tarif!
-kahvaltıda yumurta yeniyor ise ve o sırada çay da katılmışsa hayat bana çok zor. çünkü yumurta yemem bitince bardağımı değiştirmem lazım. bardakta kalan o kokuya katlanamıyorum. aslında yumurta biraz yorucu bir şey. çocukken çok çile çektim. ben aslında pek yemek seçmem. ama haşlanmış yumurtaya kılım. beyazıyla sorunlar yaşıyorum. şimdi bile babama al sen beyazını ye çok güzelmiş falan yapabiliyorum. ben baba olursam çocuğum yemezse çöpe gider o beyaz. yumurtanın beyazını yemeyen baba olmaz gibi.
-beyazıt' taki proje sayesinde cuma günü 1 milyon tane insan görmüş olabilirim. böyle bir göz yorulması yaşanamaz. her yer insan. çok insan. tramvay çok insan. herkes finikülerde. metroda otururken, oturduğumuz koltuklar çok sıcaktı. resmen ısınmış sürtünmeden. benden önce muhtemelen oraya bir şişman oturmuş. ama çok şişman. kendiyle barışık bir şişman. hayat o insana çok güzel. şişman olduğu gibi atletsiz gömlek de giymiş. iyice terlemiş. koltukta o derece bir sıcak var. koltuğun ısısından har oldu her yer, sırtım yanıyor. şişman ve gömlekli ve kendisi ile barışık olduğu kadar sohbeti de çok seviyor. yanındaki şişman arkadaşı ile çok çok gülmüşler. sürtünme iyice artmış . o oturağın sıcaklığı öyle bir şeydi. ve ayakta gidebilcek mecalim yoktu..o kadar çok şişman dedim ki yarın sabah 156 kilo uyanmaktan korkuyorum şu an.
Etiketler:
potpori
10/23/2009
disko molası
zaman:
10/23/2009 01:13:00 ÖÖ
3


sözüm derinde
özüm derinde
gücüm derinde
sesim derinde
mevsim geçişi midir neyse artık bu süreç, geçse bir an önce..
Etiketler:
müzik
10/22/2009
Fragman: Ev
zaman:
10/22/2009 10:07:00 ÖS
0

daha önce yazmış olduğum ev filminin fragmanı göründü. şimdilik sadece filmin facebook grubundan izlenebiliyor.
- izleyeyim neymiş diyenler için ; fragman
-bu filmle ilgili ne yazmıştın ki o da neymiş diyenler için; Ev
- izleyeyim neymiş diyenler için ; fragman
-bu filmle ilgili ne yazmıştın ki o da neymiş diyenler için; Ev
Etiketler:
film
10/20/2009
pot
zaman:
10/20/2009 08:01:00 ÖS
3

-yemek masasında eğlenmeye devam ediyorum. çünkü haberleri izliyorum. haberlerin bitimine doğru ara verme modası da nerden çıktı kuzum? reklamların ardından haberleri bitireceğiz sayın seyirciler siz yine de bizi izlemeye devam edin. oldu. gerizekalıyız çünkü biz hepimiz. bu çok da yeni bir moda değil aslında da yazmak yeni aklıma geldi. yoksa haberleri yeni izlemedim tabi ki. hı hı.
-hayatta en sediğim şey kuaförde, saçım kesilirken mesleği öğrenme amaçlı yüzüme yüzüme bakan çıraktır. bu bir kinayedir. kızlar fazla maruz kalmıyor böyle bir şeye sanırım. bir de kız olmak zor denir. kuaföre giderken bu detayı iki kere düşünüyorum, eminsem gidiyorum. gerçi son iki yıldır gittiğim yerde böyle bir sorun kalmadı. ama yine de çırak olduğu için öğrenmesi lazım çocuğun. bakıyor arada da olsa. muabbet nerden geldiyse bilmiyorum ama, kuaförün askerde berber olarak çalıştığını öğrendim. hadi ya çok ilginçmiş. mesleğin avantajını doyasıya yaşamışsın dedim. ama berberin enerjisi benden düşük. ya anlamadı ya da tepki veresi gelmedi. bilemiyorum. ordan konu nefes' e geldi. bu arada ben bu filmi fazlasıyla beğendim. neden mi söylüyorum çünkü kendi yazımı sonradan okuyunca yeterince pozitif gelmedi. film daha fazlasını hak ediyor.
son zamanlarda en beğendiğim, en olmuş reklam mı. evet ta kendisi. zaman gazetesinin kimliğinden bağımsız düşünüyorum. buram buram güzel. zaman harika reklamlar çekiyor, en iyi gazete tasarımı ödülleri alıyor. iddasına göre duvarları da yıkacaklarmış. zaman mı yapacakmış bunu? meraktayım.
-hayatta en sediğim şey kuaförde, saçım kesilirken mesleği öğrenme amaçlı yüzüme yüzüme bakan çıraktır. bu bir kinayedir. kızlar fazla maruz kalmıyor böyle bir şeye sanırım. bir de kız olmak zor denir. kuaföre giderken bu detayı iki kere düşünüyorum, eminsem gidiyorum. gerçi son iki yıldır gittiğim yerde böyle bir sorun kalmadı. ama yine de çırak olduğu için öğrenmesi lazım çocuğun. bakıyor arada da olsa. muabbet nerden geldiyse bilmiyorum ama, kuaförün askerde berber olarak çalıştığını öğrendim. hadi ya çok ilginçmiş. mesleğin avantajını doyasıya yaşamışsın dedim. ama berberin enerjisi benden düşük. ya anlamadı ya da tepki veresi gelmedi. bilemiyorum. ordan konu nefes' e geldi. bu arada ben bu filmi fazlasıyla beğendim. neden mi söylüyorum çünkü kendi yazımı sonradan okuyunca yeterince pozitif gelmedi. film daha fazlasını hak ediyor.
son zamanlarda en beğendiğim, en olmuş reklam mı. evet ta kendisi. zaman gazetesinin kimliğinden bağımsız düşünüyorum. buram buram güzel. zaman harika reklamlar çekiyor, en iyi gazete tasarımı ödülleri alıyor. iddasına göre duvarları da yıkacaklarmış. zaman mı yapacakmış bunu? meraktayım.
Etiketler:
potpori
gece 2' den sonra..
zaman:
10/20/2009 01:45:00 ÖÖ
4


10/19/2009
Disko N ~ 19 ekim
zaman:
10/19/2009 06:01:00 ÖS
2


( /\ ) 2. Jennifer Lopez ft Pitbull - Fresh out the oven
( /\ ) 3. Mr Hudson Feat Kanye West - Supernova (Dave Aude Club Mix)
( /\ ) 4. Keri Hilson ft Lil Wayne - Turnin me on
( /\ ) 5. Kylie Minogue - Speakerphone (2009 Tour Mix)
( /\ ) 6. Swayzak - Take My Hand
( \/ ) 7. Lady Gaga - Bad Romance
a1) Hande Yener - Ok yay
a2) Sugababes - In The Middle
a3) Serge Devant ft. Hadley- Addicted
beyonce zirvedeki ikinci haftasını kutluyor. fazlasıyla da hak ediyor bu durumu. somebody pinch me diye geziyorum ortalıkta. listemizde süpriz gelişmeler söz konusu. lady gaga beklenin aksine zirveye yaklaşamadan düşüşe geçti. şaşırdım bebeğim.



*bu liste bendenizin çorba müzik zevkini teşhir eder, güncel olma ve herkes tarafından beğenilme zorunluluğu yoktur.
Etiketler:
Disko N Müzik Listesi
10/18/2009
Nefes
zaman:
10/18/2009 04:45:00 ÖS
0



-aydın komutanım.
-asker sevgilin var mı?
-var komutanım.
-artık yok!
baban sigara içiyor mu asker?
-içmiyor komutanım.
-ama artık içicek! çünkü sen ölüsün. adam kanser olacak senin yüzünden! yalnızca süslü bir karının ağzından adın geçecek haberlerde 45 saniye.
film 1993 yılında ırak sınırında karabal tepesinde geçiyor. komutanları ise kısa bir süre öncesinde çok yakın bir arkadaşını burda şehit vermiş ve mesleğini, hayatını sorgulayan bir asker. çatışmalar izliyoruz. ölüler görüyoruz. onlar plastikleşiyor unutuyoruz da birsüre sonra geride kalanlar için hayatın ne kadar zor olduğu gerçeği insana çok koyuyor. askerlerin anneleri ve sevgilileri ile konuştukları sahnede kendimi tutamadım. içimdeki tüm duyguların ölmemiş olduğunun farkına varmak güzeldi. zaten konu bir şekilde ölüme gelince her şey boş oluyor çoğu zaman. filmde fark edince çok hoşuma giden ayrıntılar oldu; özellikle duvara boya yapan askerin fırçasından damlayan kırmızı boyanın, yere serili gazetedeki vatan sağolsun yazısının üstüne dökülmesi, komutanın karşı taraftan gelen saldırının sesini sobayı kullanarak hissettirmesi, sobanın üstüne düşen suyun yarattığı gerilim gibi.. filmdeki egeli karakter ve şebeklikler yapan asker karakterin çok güldürdüğü anlar vardı. özellikle egelinin, teknik lisesi kıza materyalisttir o yaklaşımı ve diğer askerin asansör numarası. filmin son çatışma sahnesi de oldukça gerçekçiydi ve gerçekçi olduğu kadar asap bozucuydu fakat yerde ölü yatan teröristlerin yutkunmaları ve benim gözümden kaçmaması, filmin olaya fazlasıyla tek yönlü yaklaşmış olması gibi eleştirilerim var. filmin sonunda alkış yapanlar oldu ve beni bir hayli güldürdüler. pardon da alkış derken?!
Etiketler:
film
10/15/2009
kalın çizgi
zaman:
10/15/2009 07:58:00 ÖS
2

10/13/2009
çağrışım serbest
zaman:
10/13/2009 07:16:00 ÖS
0

-yeri gelse de kuntis kelimesini kullansam diye bekliyorum. can atıyorum. öyle bekliyorum ama. bana kuntis dedirtecek cümleler kurun.
-yemek masasında çok eğleniyorum. ev arkadaşımın annesi, oğlum okumaya gidiyor modunda anne dolu, sevgi dolu bir tencere sarma yapmış. 15 gündür sarma yiyoruz. Yemek masasındayken, televizyonda haberleri izlioruz. türkiye- ermenistan maçının tanıtımı yapılıyor. haber yapılırken ekranda böyle türk taraftarlar toplaşmış, tezahurat yapıyor. seyircilerin arasında bir çocuk gördüm, böyle sağ elinin bir kısmı kınalı. böyle baya bildiğinz kına ve yarıya kadar. çok eğleniyorum ya da kafam güzel. blog yazmaya geldiğimde en son ben sarma yemiştim. bilgisayar başındayken inan(ev arkadaşım), bu sarmayı içiyor musun diye sorunca yok yemeyeceğim dedim. bir sessizlik, meğer sarma derken yemeyi kastetmiyormuş. belirli bir süre koptum. yalnız yukarde 15 günü yazarken, on beş şeklinde yazma isteği geldi içimden. staj defteri yazmanın yan etkisi. çok görünsün diye her şeyi ayrı ayrı yazdım, bol bol noktalama işaretleriyle donattım. ayrıca her noktadan sonra da carp lock' a basma eğilimindeyim.bir de yanlış bir şeymiş gibi tersine çeviriyorum. olsun, bütünlük bozulmasın. türk seyircileri de maç berabere bitsin istiyormuş. hımını hımını hımını böyle de yapmacık habercilik görmedim.
yine masadayız, az önce kına olayında yeterince duramadım gibi yazmam lazım. ama hafif unutkanlıklar yaşıyorum çünkü kafam güzel. inan dedi, anası doğumda koyun dalağı yutmuş dedi. evet, onlar öyle dermiş, denirmiş. kocaman yara lekesi olunca öyle olurmuş. anası dalak yediği için doğumda öyle olmuş. buna da belli bir süre koptum. sürreal bir inanç veya laf neyse. burda yazarken de yanlış bir şeyi ctrl+ z ile geri almak isteyince, bir önceye değil de kafasına göre bir önceye alıyor ya işte ona kılım. bir geriye alması lazım. şu an çağrışımım çok serbest.
hey gidi ilahi kına. nerden nereye. inan da göre göre onu mu gördün diye bir sürü koptu. benimki de nasıl bir haber izleme yaklaşımıysa artık.
-olmuyor. ntv' nin açılımının nergis tv olduğunu öğrendiğimden beri kanal gözümde tüm karizmasını yitirdi. ilişkimize ara verdik.
-şu an çağrışım fazla serbest.
-çocukken başka bir kanalda, sevdiğim çizgi filme farklı dublajlı haliyle denk gelsem kafam bozulurdu. dublaj gidince ne bugs'ın anlamı kaldı, ne ördeğin.
-benzer sorunu da ice age 3' ü sinemada dublajsız izleyince yaşadım. çizgi filme doblaj şart. alışınca da udblaj yapanı değiştirmek çok yanlış. normalde filmleri dublajlı izlemeyi sevmem ama çizgi film başka. ha ben ice age 3' ü sevmedim mi? bayıldım.
-bugün giderken otobüste, mağazanın birinde çok şekilli satış elemanı gördüm. hani böyle haline bakınca, sanki markanın tasarımcısıymış gibi takılıyor ya. işte ondan. niye buraya yazdığımı unuttum yazarken. (hani umut sarıkaya' nın bir kere çizgidiği şekilli garson karikatürü vardı. böyle garson rastalı falan. kafe nin adı da çok salata yenen kafe.) ordaki garsonu hatırladım ondan yazdım. karikatürde yan taraftaki börekçiden gelmiş tipsiz garsonla dialogları. yalnız sizin için buldum. koydum.
-beyonce şarkıda somebody pinch me diyor ya içim bir hoş oluyor. sanki çimdiklemek sadece bize özgüymüş gibi elin beyonce' sini kimse çimdikleyemez gibi geliyor.
-bu sarmayı içmeyecek misin =)
-bu blogu yazmayı çok sevdiğim, bu böyledir şu şöyledir diye her şeye yorum yapmaya bayıldığım için yazıyorum. da bunu neden yazdım şu an hiç bilmiyorum.
-geçen gece rüyamda hande yener ile şebnem ferah' ın kavga ettiğini gördüm. hem de esra ceyhanla a'dan z' ye adlı programda. şebnem böyle hanım hanım yine, ama esra arkada kaygılı arayı yumuşatmaya çalışıyor. ama hande' nin de bir taşkınlığı olmuyor, ben tam kavgayı çözemezken uyandım.
-bir şeyin önüne tasarım kelimesini getirince daha havalı oluyor. özellikle ülkemizde. ev yolunun üzerinde birsürü saç tasarım merkezi var. bildiğin berber, öyle merkezler falan kullanınca harika bir şeye dönüşmüyor. erkek berberi çirkin bir şeydir. özellikle anadolu' da. arabesk çalar. berber asla istediğin gibi kesmez. ayrıca yol üzerindeki berberde böyle collin farrell fotoğrafları falan var. ya da uç saç kesimli, efemine erkek resimleri. berberin kullanıcıya önerisi. kaç kişi öyle saçla çıkabiliyor. sıfır.
-bence sarma küflenmez. öyle gelirdi bana. ta ki az önce yerken dipteki küflenmiş sarmayı görene kadar.
-bir şeyin ilk yapılma fikri hep çılgınca gelir bana. böyle önce yağı kızdıracaksın, sonra soğan diye bir şey var. ben buldum. ufakça kesip içine atacaksın, sonra biraz salça ve de domates. tüm zeytinyağlılar böyle pişer diye tahmin ediyorum. en iyisi bundan sonra böyle pişirilsin. böyle yoğurdun içine suyu döküyorsun ve eziyorsun içinde salatalığı rendeliyorsun, bir de sarmısak diye bir şey mi bulsak ki ezer içine atarız ne de güzel modunda denemeler mi yapıyorlarmış. o kadar bulunan şeyin yanında bunlar nedir ki. benim ilgi noktam burası. bununla ilgili arog' ta çok güzel değinmeler vardı.
-nazımdan denemeler..
-yemek masasında çok eğleniyorum. ev arkadaşımın annesi, oğlum okumaya gidiyor modunda anne dolu, sevgi dolu bir tencere sarma yapmış. 15 gündür sarma yiyoruz. Yemek masasındayken, televizyonda haberleri izlioruz. türkiye- ermenistan maçının tanıtımı yapılıyor. haber yapılırken ekranda böyle türk taraftarlar toplaşmış, tezahurat yapıyor. seyircilerin arasında bir çocuk gördüm, böyle sağ elinin bir kısmı kınalı. böyle baya bildiğinz kına ve yarıya kadar. çok eğleniyorum ya da kafam güzel. blog yazmaya geldiğimde en son ben sarma yemiştim. bilgisayar başındayken inan(ev arkadaşım), bu sarmayı içiyor musun diye sorunca yok yemeyeceğim dedim. bir sessizlik, meğer sarma derken yemeyi kastetmiyormuş. belirli bir süre koptum. yalnız yukarde 15 günü yazarken, on beş şeklinde yazma isteği geldi içimden. staj defteri yazmanın yan etkisi. çok görünsün diye her şeyi ayrı ayrı yazdım, bol bol noktalama işaretleriyle donattım. ayrıca her noktadan sonra da carp lock' a basma eğilimindeyim.bir de yanlış bir şeymiş gibi tersine çeviriyorum. olsun, bütünlük bozulmasın. türk seyircileri de maç berabere bitsin istiyormuş. hımını hımını hımını böyle de yapmacık habercilik görmedim.
yine masadayız, az önce kına olayında yeterince duramadım gibi yazmam lazım. ama hafif unutkanlıklar yaşıyorum çünkü kafam güzel. inan dedi, anası doğumda koyun dalağı yutmuş dedi. evet, onlar öyle dermiş, denirmiş. kocaman yara lekesi olunca öyle olurmuş. anası dalak yediği için doğumda öyle olmuş. buna da belli bir süre koptum. sürreal bir inanç veya laf neyse. burda yazarken de yanlış bir şeyi ctrl+ z ile geri almak isteyince, bir önceye değil de kafasına göre bir önceye alıyor ya işte ona kılım. bir geriye alması lazım. şu an çağrışımım çok serbest.
hey gidi ilahi kına. nerden nereye. inan da göre göre onu mu gördün diye bir sürü koptu. benimki de nasıl bir haber izleme yaklaşımıysa artık.
-olmuyor. ntv' nin açılımının nergis tv olduğunu öğrendiğimden beri kanal gözümde tüm karizmasını yitirdi. ilişkimize ara verdik.
-şu an çağrışım fazla serbest.
-çocukken başka bir kanalda, sevdiğim çizgi filme farklı dublajlı haliyle denk gelsem kafam bozulurdu. dublaj gidince ne bugs'ın anlamı kaldı, ne ördeğin.
-benzer sorunu da ice age 3' ü sinemada dublajsız izleyince yaşadım. çizgi filme doblaj şart. alışınca da udblaj yapanı değiştirmek çok yanlış. normalde filmleri dublajlı izlemeyi sevmem ama çizgi film başka. ha ben ice age 3' ü sevmedim mi? bayıldım.
-bugün giderken otobüste, mağazanın birinde çok şekilli satış elemanı gördüm. hani böyle haline bakınca, sanki markanın tasarımcısıymış gibi takılıyor ya. işte ondan. niye buraya yazdığımı unuttum yazarken. (hani umut sarıkaya' nın bir kere çizgidiği şekilli garson karikatürü vardı. böyle garson rastalı falan. kafe nin adı da çok salata yenen kafe.) ordaki garsonu hatırladım ondan yazdım. karikatürde yan taraftaki börekçiden gelmiş tipsiz garsonla dialogları. yalnız sizin için buldum. koydum.

-bu sarmayı içmeyecek misin =)
-bu blogu yazmayı çok sevdiğim, bu böyledir şu şöyledir diye her şeye yorum yapmaya bayıldığım için yazıyorum. da bunu neden yazdım şu an hiç bilmiyorum.
-geçen gece rüyamda hande yener ile şebnem ferah' ın kavga ettiğini gördüm. hem de esra ceyhanla a'dan z' ye adlı programda. şebnem böyle hanım hanım yine, ama esra arkada kaygılı arayı yumuşatmaya çalışıyor. ama hande' nin de bir taşkınlığı olmuyor, ben tam kavgayı çözemezken uyandım.
-bir şeyin önüne tasarım kelimesini getirince daha havalı oluyor. özellikle ülkemizde. ev yolunun üzerinde birsürü saç tasarım merkezi var. bildiğin berber, öyle merkezler falan kullanınca harika bir şeye dönüşmüyor. erkek berberi çirkin bir şeydir. özellikle anadolu' da. arabesk çalar. berber asla istediğin gibi kesmez. ayrıca yol üzerindeki berberde böyle collin farrell fotoğrafları falan var. ya da uç saç kesimli, efemine erkek resimleri. berberin kullanıcıya önerisi. kaç kişi öyle saçla çıkabiliyor. sıfır.
-bence sarma küflenmez. öyle gelirdi bana. ta ki az önce yerken dipteki küflenmiş sarmayı görene kadar.
-bir şeyin ilk yapılma fikri hep çılgınca gelir bana. böyle önce yağı kızdıracaksın, sonra soğan diye bir şey var. ben buldum. ufakça kesip içine atacaksın, sonra biraz salça ve de domates. tüm zeytinyağlılar böyle pişer diye tahmin ediyorum. en iyisi bundan sonra böyle pişirilsin. böyle yoğurdun içine suyu döküyorsun ve eziyorsun içinde salatalığı rendeliyorsun, bir de sarmısak diye bir şey mi bulsak ki ezer içine atarız ne de güzel modunda denemeler mi yapıyorlarmış. o kadar bulunan şeyin yanında bunlar nedir ki. benim ilgi noktam burası. bununla ilgili arog' ta çok güzel değinmeler vardı.
-nazımdan denemeler..
10/11/2009
Disko N ~ 12 ekim
zaman:
10/11/2009 08:23:00 ÖS
0


( /\ ) 2. Calvin Harris - Blue
( /\ ) 3. Kanye West - Love Lockdown ( Mysto & Pizzi Electro House Remix)
( /\ ) 4. Jennifer Lopez ft Pitbull - Fresh out the oven
( \/ ) 5. Plumb-Hang on ( digital dog extended mix)
( /\ ) 6. Lady Gaga - Bad Romance
( /\ ) 7. David Guetta ft Akon- Sexy Chick
a1) Hande Yener - Ok yay
a2) Martin Solveig ft Dragonette - Boys girls
a3) Keri Hilson ft Lil Wayne - Turnin me on
Listedeki bir çok şarkıya veda etmiş bulunuyoruz hepsini tükettim evet, hı hı. Gördüğümüz üzere bu hafta R&B soslu elektronik parçalar ve R& B patlama yaptı. J- Lo' nun yeni parçası da listemize balıklama girmiş bulunmakta. Plumb - Hang on, zirvede kalamasa da listede kalmayı başardı.
Beyonce bebeğim nerelerdeydin sen, nefes aldım resmen. o nasıl güzel şarkıdır. o nasıl hüzünlü bir melodidir ama ona rağmen kıpır kıpır edebilmektedir. bilemedim. sadece çok dinledim, dinliyorum.

Calvin Harris, yeni keşfim. iskoç dj' in inanılmaz bir tarzı var. süprizlerle dolu 'blue' haftanızı tatlandıracak. kendisi bir erkek, kapak yanıltmasın 8)


Hande yener' in de klip çekeceği yok gibi görünmekteyken ben ok yay' ı ondan önce sunuyorum piyasaya. dinleyelim, dinletelim. diğer iki aday da son derece gümbürdemekte. lil wayne elini attığı her şeyin üstesinden layıkıyle kalkıyor.
*bu liste bendenizin çorba müzik zevkini teşhir eder, güncel olma ve herkes tarafından beğenilme zorunluluğu yoktur
Etiketler:
Disko N Müzik Listesi,
müzik
10/09/2009
budaklanan tablo
zaman:
10/09/2009 04:57:00 ÖS
2


-bazen düşünüyorum bulamıyorum. neden harita metod?neden ama neden bu isim?!
-un kurabiyesinin adı niye un kurabiyesi, hepsinde un var. _düz adam_
-limonataağ, kapiden buz gibi annem yapmış gibi limonotağğ; yok uludağ daha güzel.
Etiketler:
potpori
Karanlıktakiler
zaman:
10/09/2009 12:28:00 ÖS
0


egemen'in "bunun cesaret vermesi gerekiyormuş, gelmedi mi cesaret?!" lafı, esrar sahnesini çok güzel bir nihayete erdirdi. filmde küçücük ama çok tatlı ayrıntılar vardı özellikle televizyonun son derece özensiz bir kılçık antenden gelen kasvetli ve net olmayan görüntüsü, gülseren' in sigarasını rasgele söndürmesi..
son olarak o iyi görünüşlü fakat hain teyzeye sözler hazırladım. beni çok yıprattı. hayınsın, hayınsın, hayınsın! bazen el denilen insanlar en yakınlarından daha yakındır insana.
Etiketler:
film
10/06/2009
Film: EV
zaman:
10/06/2009 05:36:00 ÖS
0


Etiketler:
film
Disko N ~ 5 ekim haftası
zaman:
10/06/2009 02:14:00 ÖS
0


( /\ ) 2. Carolina Liar - I'm not over ( Adam K & Soha Remix)
( \/ ) 3. Britney Spears - 3
( /\ ) 4. Madonna - Celebration ( Benny Benassi Remix)
( \/ ) 5. Madonna - It's so cool
( -- ) 6. Kylie Minogue ft Blue - Chiggy Wiggy
( \/ ) 7. Kemal Doğulu - Uzayda Aşk Var
a1) Kanye West - Love Lockdown ( Mysto & Pizzi Electro House Remix)
a2) David Guetta ft Akon- Sexy Chick
a3) Lady Gaga - Bad Romance
efendim yeni uygulamama hoşgeldiniz. burada birbirinden kopuş, böyle gerekirse peyotemsi mekanlarda saatlerce titreye titreye dans edeceğiniz, gerekirse yasak zevklerimi paylaşacağım haftalık müzik listesi başlatıyorum. Herkes odasına birer disko topu almak isteyecek, demedi demeyin.


Etiketler:
Disko N Müzik Listesi,
müzik
10/05/2009
bağcık ve samimiyet
zaman:
10/05/2009 07:59:00 ÖS
0

-pazar geceleri uyuyabileceğimizi sanıyoruz ya hani, işte her hafta o hüsranı yaşamaktır beni üzen. ama sabah geç saatlere kadar yatmışsın nereye yatıyorsun erkenden.. haftanın en sendromik gününe uyanıcaksın ama dakikaların aleyhine işleyişine rağmen uyku sinsice düşmanınmış gibi takılıyor. yatağın içinde olup da uyuyamamak stresinden bahsetmiyorum bile! sonuç itibariyle pazar hep üvey evladımız halbuki tatil sevilmesi lazım ama olamıyor. ne tatil yapabiliyorsun ağzının tadıyla ne de ertesi güne bir şeyler yapabiliyorsun. ikilemin alevli dünyasına hoşgeliyorsun sadece. bence haftalar cumartesiden salıya devrolsun.
-bence bir ayakkabının yeniliğini kaybettiği gün; bağcıklarını içine doğru ittirip, bağcıkların üstüne basmanın verdiği tüm rahatsızlığa rağmen, üstüne ayağımızı geçirdiğimiz gün oluyor. işte o ayakkabı tüm janjanını orada kaybediyor ve daha bizden oluyor.
-orijinal alınan dvd' nin 1sa 15. dakikasından itibaren bozuk çıkması, senin onu aldığın ile çok uzak olman ve dahası nasıl olsa sorunsuzdur diye fişini saklamamış olmak daha da fazlası onun izlemeyi çok istediğin arşivinde mutlaka olsun dediğin bir film olması.. ben bunu yaşadım, allah düşmanıma tattırmasın.
-lisedeyken rozet çılgınlığı vardı. herkes kişiliğini ya da olmak istediği kişiliği bu rozetlerde yansıtırdı. lisede olmak bazen çok güzel bazen çok çirkinmiş. neyse ki insan bir şey geçip gidince onu daha çok güzel yönleriyle hatırlıyor. rozet ben takmadım mı takibi taktım.
-stajdefterimiyazıcamstajdefteriyazıcamstajdefterimiyazıc.... kırk kere söylersem oluyormuş
-bence bir ayakkabının yeniliğini kaybettiği gün; bağcıklarını içine doğru ittirip, bağcıkların üstüne basmanın verdiği tüm rahatsızlığa rağmen, üstüne ayağımızı geçirdiğimiz gün oluyor. işte o ayakkabı tüm janjanını orada kaybediyor ve daha bizden oluyor.
-orijinal alınan dvd' nin 1sa 15. dakikasından itibaren bozuk çıkması, senin onu aldığın ile çok uzak olman ve dahası nasıl olsa sorunsuzdur diye fişini saklamamış olmak daha da fazlası onun izlemeyi çok istediğin arşivinde mutlaka olsun dediğin bir film olması.. ben bunu yaşadım, allah düşmanıma tattırmasın.
-lisedeyken rozet çılgınlığı vardı. herkes kişiliğini ya da olmak istediği kişiliği bu rozetlerde yansıtırdı. lisede olmak bazen çok güzel bazen çok çirkinmiş. neyse ki insan bir şey geçip gidince onu daha çok güzel yönleriyle hatırlıyor. rozet ben takmadım mı takibi taktım.
-stajdefterimiyazıcamstajdefteriyazıcamstajdefterimiyazıc.... kırk kere söylersem oluyormuş
Etiketler:
potpori
10/04/2009
hepimiz lady gaga' yız
zaman:
10/04/2009 08:24:00 ÖS
0

lady gaga türk olsun kampanyası başlatıyorum. türk olunca gaga hanım adını alsın. disko kralında çıkıp çıkıp bu tarz şovlar yapsın! itirazı olan?! senin ben piyanoya oturamayışını bile severim..
Etiketler:
müzik
10/03/2009
sevgili altı arkadaş üstü
zaman:
10/03/2009 06:40:00 ÖS
4


Etiketler:
bi git
10/02/2009
potpori reloaded
zaman:
10/02/2009 06:37:00 ÖS
0

-sevgili blog. okul başladığından beri doğrudürüst bir şeyler yazamıyorum sana ve bu durum beni birhayli üzmekte. sanma ki sana sevgim azaldı. hala dolup taşıyorum.
-twitter' ın arayüzü, tasarımı ve twitter' a dair her türlü tasarımı çok başarılı buluyorum. bugün bana verdiği bu uyarı için bile bir şeyler tasarlanmış olmasından gerçekten hoşlandım. gerçi milyon dolarlar getiren bir siteden bunu esirgemek doğru olmazdı herhal. şuna bakın yiyebilirim bu uyarıyı.
-bugünlerde ice tea şeftaliyi, uludağ limonata ile aldatıyorum sanırım. aslında istiyorum ki böyle kendime sempatik limonatalar hazırlayayım içine bir yaprak nanesini de atayım ama şimdilik böyle..
-yapmak istediğim onca şey varken sürekli ertelemeyi seçmek de benim çelişkim olsa gerek.

-bugünlerde ice tea şeftaliyi, uludağ limonata ile aldatıyorum sanırım. aslında istiyorum ki böyle kendime sempatik limonatalar hazırlayayım içine bir yaprak nanesini de atayım ama şimdilik böyle..
-yapmak istediğim onca şey varken sürekli ertelemeyi seçmek de benim çelişkim olsa gerek.
Etiketler:
potpori
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)