teyzemin performansı benden biraz daha öndeymiş. biraz geriden izliyorum. böyle yıllar önce iner misin çıkar mısın diye program vardı hani, o tarz bir platform düşün ve onunla sahnenin altından teyzemin yükselişini görüyorum ve başlıyor söylemeye. inanamıyorum başta - sanki konser vermeye beraber gitmemişiz gibi- garipsiyorum, oha aksanı da vokali de baya iyiymiş diyorum. işte tam bu sırada bir anda yine otobüsün içindeyim ve karpuzu elimden otobüsün orta kapısının oradaki boşluğa düşürüyorum. işte rüyaların en sevdiğim yanları bu absürd geçişler. üstüne üslük kendi söyleyeceğim kısımları da katiyen hatırlayamıyorum. bir de şarkı çalarken kendi kısmımı nasıl hatırlayabilirim ki diye geriliyorum. benim kısmıma yaklaşırken şarkı, büyük bir sıkıntıyla uyandım.
dün geceki rüyamdı bu. şimdi de bütün gün uygulama projesi çizdiğim için, gözümün kapattığımda tüm iç duvarlara 2 cm, dış duvarlara 3 cm olmak üzere sıva çizgileri çiziyorum. bugüne kadar bu meslek yolunda çok angarya şeylerle uğraştım ama nedense bana en çok koyan sıva çizgisi çizmek.
gözümün önüne sıva yapan amcalar geliyor. özellikle de şantiyede fotoğrafını çektiğim bu amca geliyor. ne de garip karşılamıştı duvarı sıvarken birinin fotoğrafını çekmesini. sonra içten içte iki santim, dışta üç santim, evet. derken ufak ufak konuya yabancılaşıyorum.
1 confession:
"çılgın rüyalar" dileğimin tutmasına sevindim. ehe
Yorum Gönder