keto-enol tautomerisi öğrettiğin insanlara, bu soruyu sormaya kalkarsan o insanlar, afallar. eksiyi parantezin içine dağıtmaya kadar bile götürür olayı. yaşanmadı da değil.
geleceğe dair çok net planları olan insanlardan çok çekiniyorum. belki çekinmiyorum özeniyorum. yok ya direk çekiniyorum. inşallah hiçbiri olmadan 2 sene içinde çoluğa çocuğa karışırlar diyorum içimden. baane?!
öte yandan da sonunda
Alice in Wonderland'i izledim. genel kanıya tezat düşmeyen fikirlerle çıktım. filmde ağır bir tempo sorunu var. bir türlü içine dahil olamadım. belki de başroldeki kızın yirmi yaşında olması fikrine alışamamış olmamdı sebep bilmiyorum. belki de kızın bir nevi atiye, ya da gywneth paltrow olmasıydı sebep. öte yandan salonun çocuklarla olması düşündürücüydü. ki film asla çocuk filmi değildi. sürekli göze giren iğneler beni bile tedirgin etti ki fazlası da mevcuttu. kırmızı kraliçe filmin en başarılısı hatta başını alıp gitmiş şeyiydi ki helena bonham carter' ın altına elini sokup da başarı ile kaldıramayacağı bir şey olamayacağını bir kez daha idrak etmiş oldum.
ayaklarımın altına sıcak domuz karnı.johhny depp de bu filmde olmasa da oluru gibiydi sanki. yemek masası başındaki sahneleri, hariç tutuyorum bu noktada. alice' in sonunda gerçek hayatına dönüp, bir anda işletme profesörü kesilmesi ise tam anlamıyla klişeler klişesiydi. bi siktir git derler adama. tim burton, sweeney todd ile düşüşe geçen kariyerinde bir adım daha geriye gitmiş gibi gönüyor. gönül ister ki big fish ya da beetle juice performansına geri dönsün. ama sonuçta bir yönetmenin tutarlılığını da zaman belirler. keh keh.
salondaki çocuk kitlesi demişken yanımdaki iki veletten bahsetmeden geçemeyeceğim. bir kaç yaşında olan hatta belki de 2000+ doğumlu bu iki insan, tüm film boyunca konuştular. film esnasında ve arada facebook durum güncellemelerini sinemada oldukları ve hangi filmi seyrediyor oldukları konusunda bilgilendirerek gerçekleştirdiler. tabi ki iphone' ları ile via mobile olarak. bir yandan da ikinci kolalarını pıtz diye açmışlardı. tamam ben de keyif düşkünüyüm kabul, ama bu insanlar otuz beş yaşına geldiklerinde neyle tatmin olacaklar bilinmez, kestirilemez. nerde 0 2010'lar yapacaklar mı yani, 2000'ler 2010'lar partiler ya da. ya serdar ortaç vardı oğlum, 7 nota ile kaç farklı melodi yapılır ki zaten demişti ya. abi 2000'ler başkaydı mı diyecekler.
facebook ise gün geçmiyor ki süprizleriyle gündemimizde yer almasın. benim kendi profilimin, çok kendine has bir özelliği var.
okey oyna' nın fanı olmam konusunda biraz ısrarcı. hatta bazen hızını alamıyor 2 kez üst üste hayran oluyor. beni daha az tanıyan ekli arkadaşlarım neler düşünecek ayol. bu çocuk okey aşkıyla kudurmuş diyecekler vallahi. oysa ki fan olurken en az iki kez düşünen insanım.
şekilci olmak zor kardeş. belki de bu bir hacker işi, bilinmez. ama ne tür bir çıkarla, bir hacker böyle bir işe girişir o daha da bilinmez. anlaşılması zor. fan yaptığı kişi başına yüzde mi alıyor nedir. hayır bu kadar gelir getiren bir şeyse, tamam kalsın fanlığım. bir insanın boğazına gitsin o kazanç.
-bir yiyecek kaldığı zaman, anneme hayran olmamı sağlayan sevgi dolu cümle. atılacağına insan boğazına gitsin. bence kızlar anne olacakları için çok şanslılar.
bir de bize bakın.
baba. babayı almak deyişine konu olmuş bir sıfatız. henüz değiliz de olacağız. tamam baba da candır ama yani kabul edersiniz ki anne başkadır. anne her zaman babayı çok rahat geçer. hatta çoğu zaman tur bindirdiği bile olur. hatta rahatça şampiyon belli ikinci kim? deme özgüvenindedir.
daha öncelerde de söylediğim gibi, kontrollü özgüven bana çok çekici geliyor. altı boş olmayacak ama.
google cidden, her google.com.tr' ye tıkladığımızda para kazanıyor mu öğrenmeyi çok istiyorum. şöyle ki rayting olayı hakkında bilgim olmadığı zamanlarda ben, televizyon başından başka bir yere gideceksem kanalı hep ntv'de falan bırakırdım. sanki her televizyondan algılanabilir bir şeymiş gibi düşünürdüm. ntv çok saygı duyduğum bir kanal olduğu için başkası para kazanacığına tabi ki onlar kazanır derdim içten içte. -adalet anlayışına gel- adeta bir robin hood.
allah aşkına bu rayting cihazları kimin evlerine bağlı. ben meraklı bir insanım ve gereksiz şeylere olan ilgi duyma özelliğimden dolayı bunu da çılgınlar gibi merak ediyorum. beni aydınlatsınlar lütfen. valla çıplak sevişenler var rahatsız oluyorum. kim bu ahlaksız programların yayında kalmasını sağlayan insanlar kardeşim.

bir ara
facebook'ta her gün 1 yeni bilgi :) hayranlık sitesine fan olma furyası vardı. haber kaynağınızdan görmüşünüzdür canlarım. sonrasında ise çeşitleri türedi baya. zrenzjiim' den öğrendiğime bir türev ve bana göre en bombası olan
her gün bir yeni apaçi sayfasına bir göz atmanızı dilerim sizden nacizane. işte o zaman hayatınız biraz daha anlam kazanacak, mutlu olmak için nerelerde eksik yaptığınıza dair bir nebze de olsa bilgi edineceksiniz. karakterlerle olsun, tarzlarla olsun tek insanlara dönüşeceksiniz.
"yalnız benim çok kötü bir özelliğim var. gerçekten çok kötü bir özellik. o da aşırı dürüst olmam." işte bu tip talihsiz açıklamalar yapan insanlar var bir sürü. sürüsüne bereket. yani arzu hanım, benim gerçekten önüne geçemediğim bir özelliğim var yavru köpeklere tecavüz ediyorum. diyor sanırsınız. işte güya bize ironi yapıyor. çakal. öyle etkiliyor bizi. yani o kadar dürüstüm ki bazen başıma çok büyük sıkıntı oluyor diyor. yalan söylemem gereken durumlar oluyor ama işte kahretsin o kadar dürüstüm ki pembe yalanlar bile söyleyemiyorum diyor. içim el vermiyor; yani çok kötü bir özellik biliyorum ama, napayım ben böyleyim diyor. ya bi siktir git derler, aforoz verirler adama.

hayat bu belli olmuyor. her an zevkleri değişebiliyor insanın. ben de yaşadım zamanında ıyk o ne be hayatta dinlemem, giymem, yapmam etmem şeklindeki iddialı açıklamalarıma tezat eylemlerde bulunduğum şeyler. ama bu bilinçliliğin son derece farkında olmama rağmen, şunu can-ı gönülden söyleyebilirim ki; şövalye yüzüklerinden nefret ediyorum.
dünyanın bütün şövalye yüzükleri' nden*
diyorum. yani bir de bu adam, dikkatsiz bir iş yapmaz. eminim bu yüzüğü bariz bir şekilde takmış olmasının da belli bir amacı vardır. ama olmamış işte arkadaşım. çirrrrkin! bir de
meyil adresim sensin kelime oyunu var ki, en az benim adım orman kadar zorlama.