5/19/2010

peri masalı


haftalardır uğraştığımız, hatta birer zombiye dönüştüğümüz yarışma sonuçlandı. global spa summit kapsamında düzenlenen kula'da spa ve iyileşme merkezi tasarlama konulu yarışmada 2.lik ödülüne layık görülmüş bulunmaktayım. maalesef 1. ve 3. sırayı amerikalı'lara kaptırdık. neyse efendim bunu blogumu ihmal etme sebebimi açıklama amaçlı yazdım. asıl bahsetmek istediğim nokta, proje sunumlarının ve organizasyonun yapıldığı çırağan sarayı kısmı.
şöyle söylemek istiyorum ki, orada yaşanan gibi bir dünya yok. dünya oradan çok farklı bir yer. yabancı yarışmacılar da oraya bakarak türkiye'yi tamamen öyle bir yer sanmış olabilirler. şimdi spa olayı mimarlık adına farklı bir uzmanlık ve bir anlamda zenginlere hitap eden bir kavram. bu bir gerçek. durum böyle olunca da bu işle ilgili tüm insanların hepsi adeta zenginlikten parıl parıl parlamaktaydı. nasıl derler? "glamshine" . oradan bakınca her şey güllük gülistanlık gibi, ne ilginç. çok paramız var öyleyse neden oramıza buramıza taş koydurtmuyoruz ki? ah hah hah haa şeklinde şen kahkalar atacaklar gibi her an. yok yok sağlık bu şakaya gelmez. termal çok iyi bir şeydir. hepimiz spa'ya gitmeliyiz.

orada ortam bir anlamda da iş bağlamak, genç insanları kapmak iletişim kurmak da. o yönden çok güzel. herkes kartını veriyor falan.

diğer güzel yanlarından biri ise, amerikalı insanlara kebap, biber dolması,haydari yedirmemiz, şalgam, rakı içirmemizdi. kendilerinin doğru düzgün yemek kültürleri olmadığı için hepsine bayıldılar diyebilirim. hepsine onların ülkesindeyken aç kaldığımdan kahvaltıda yiyecek bir şey bulamadığımdan bahsettim. bizim yemeklerden sonra kesinlikle hak verdiler.

bir sonraki gece ise organizasyon kapsamında reina'ya gittik. adete kül kedisi hikayesi. orası desen çırağan'dan da ayrı bir dünya. mekan çok şık, yerinden zaten bahsetmeye bile gerek yok. fakat bir kısım kullanıcılar var ki.. oy anam. zengin koca bulmaya gelmiş turuncu suratlı kızlar bolca gördüklerim arasındaydı. belki de o heriflerin yüzüne bakmazlar paraları olmasa. ama oranın amacı bir yandan da öyleymiş. alan veren razıysa bana bir şey düşmez. aslında fiyatlar beklediğim gibi uç değildi, arada gelinir ki buraya diyordum ki- içeri girmek normalde baya kasınçmış. ama benim için asıl ilginç noktalarından biri bir gün önce projemi değelendiren jüriyle ertesi gün aynı pistte büyük düşünür serdar ortaç'ın 2notabibesteyim adlı eserinde kopmaktı.

çıkmadan önce cam ayakkabımı orada bir yere bıraktım, bence şimdiden beni aramaya başlamışlardır..


0 confession: