11/25/2009

metsü bit fener


- iki türk' ün karşılıklı ingilizce konuşması kadar bana tuhaf gelen nadir şey var sanırım dünyada. nutkum tutuluyor, bir yabancı ile konuşurken olmadığım şekilde kasılıp kalıyorum ( yabancılarla çok rahat ve akıcı hatta fluent bir ingilizce konuşurum mesajımı alttan alttan aldınız sanırsam) . bu dönem energy efficient housing ( enerji randımanlı ev yapalım, kendi enerjisini üretsin) dersimde fransız bir arkadaş var. aslında ingilizce olan bu ders, normalde yabancı biri olmasa ingilizce slaytlar üzerinden türkçe işlenecek, hepimiz de çok mutlu olacağız. ama hugo sayesinde hepimiz ingilizce dinliyoruz. neyse bugün dersin başında hugo gelmemişti. bir süre sonra normal sunumlar bitti ve hoca bir kaç örnek proje anlatacaktı ki zaten baygınlık geçirmekte olduğum ve bir de ingilizce dinleyeme tahammülüm olmadığı için; hocam zaten hugo yok türkçe anlatsanız deyiverdim. ama bir baktık ki hugo arkada bir köşede oturuyor. herkes koptu, hugo adının geçtiği ama anlayamadığı bir dil içinde gülüşen beyni akmış türk topluluğa şaşkınlıkla baktı tabi. hugo da benim grup arkadaşım sever sayarım kendisini. daha önce de mene pohu yazımda yazdığım gibi iki farklı dilde konuşan insanın birbirine küfür içeren şeyler öğretme- anlatma olgusu illa ki tekrarlanıyor. geçen haftasonu oynanan beşiktaş- fenerbahçe maçını izlediğinden ve fenerbahçe' den hoşlanmadığından ve çılgın beşiktaş taraftarından bahsederken bir anda meşhur anti-fener sloganını patlatıverdi: 'y****mı ye fener' . bu muntazam fransız sosuna bandırılmış, türk küfürü (sloganı) fenerbahçe sevgisizliği ile birleşince yerlere yattık gülmekten. daha sonra tabi ki ben de fransızcasını öğrendim. gramer kısmını bilemem ama, böyle bir şekilde telaffuz ediliyor. neyse daha fazla fenerbahçe taraftarı tepkisi çekmek istemem. bugünün son bombası ayrılırken gruba ' have a good bayram ' demişken, hugo' dan aldığım ' iyi bayramlar' cevabı idi.

-hugo diyor ki, audrey tautou çok kibarlık taslayan züppe bir kızmış ( snob). burnundan kıl aldırmazmış. halka inmezmiş. kızım sen amelie' sin bir kere. şeker topağı gibi gezinmen lazım ortalıkta. hiç yakıştıramadım, hemen etkilendim bu etiketten. tüm fransa' yı tamamen amelie olarak gören zihniyetimin de direk ve sadece onu sorması bambaşka bir tat. yok yok arada zidane' ın attığı kafadan da bahsediyoruz. bu da olmadı ki. yok yok arada louvre müzesinden bahsediyoruz. evet.

-efendim,benim müzik zevkim değişir. çeşitlilik gösterir. yapacak bir şey yok. lise hayatım şebnem ferah ile geçti. çok aşk insanıymışım gibi aşk dolu sözlerinde coştum şebo' nun. anathema- alternative 4 albümünü hep ama hep dinleyeceğimi düşünüyordum. sonra üniversiteye geldim. içinde enstrüman olan hiçbir müziğe katlanamaz hale geldim. elektronik müzikle bozdum kafayı. radiohead' den idiotique ve björk' ten cover me oldu en sevdiğim şarkılar. sonra bir o arada madonna' nın coadf albümü düştü elime, bu kadar muntazam bir albüm daha önce hiç dinlememiştim diye düşündüm; ki hala öyledir, değişebileceğine de ihtimal vermiyorum. sonra bir ara uç karamsar elektronik şeylere sardım iyice. kuzey avrupaya uzandım. the knife'a, roisin murphy' e, röyksopp' a sardım. bu sırada her türlü ucuz haline rağmen, önyargısız bir insan olarak müziğindeki güzelliğe karşı koyamadım hande rocks dedim. sonra şantiye stajında deli gibi kopa kopa iyice piyasa şeylere sardım. coolum abi elektronik dinlerim çizgisinden (!?) saptım. öyle bir çizgi varmış gibi varsayalım. sonra, beyonce neler yapıyor öyle dedim. bir anda gaga pırtlayıverdi. hüzünle portishead' e, radiohead' e verdim kendimi. candan erçetin çok başka kadın dedim. ajda pekkan' a hep saygı duydum. sonuç mu, bunların hepsi yalan; ben aslında caz severim.

- nedir yani. insanlar sadece pink floyd ve beatles mı dinleyecek, ki ikisinin de önünde saygıyla eğilirim. (bu cümle karşısına mika' yı almaz. çok ama çok genel bir yaklaşımdır. mika, candır.)

- yanıma çok az eşya almak resmen benim seyahat hobim. olabildiğince minimal olmalı.

-o zaman roisin murphy' nin son bombası herkese gelsin. orally fixated

2 confession:

mika | 25 Kasım 2009 21:33

bariz karşına almışsın da hadi neyse:)

nk | 26 Kasım 2009 13:48

derdimi anlatabilmiş mi aciba?! B)

bu arada müzeyyen senar' ı unutmuşum diyor, kalbini çalma çabasına girişiyorum o zaman.