11/22/2009

I wanna play a game


-her bir rüyamda kendimi aşmaya devam ediyorum. cuma gecesi rüyamda jigsaw' u gördüm. bilmeyenler için jigsaw; testere filminin başrol kahramanı ve hayatlarının değerlerini bilmeyen insanlara pek de hoş olmayan tuzaklar hazırlayarak hayatlarının kıymetlerini falan anlamalarını sağlıyor. ( filmleri bir cümlede özetleyen insan). neyse efendim. rüyamda jigsaw' u gördüm. ama çok net bir rüyaydı. jigsaw' un o bembeyaz ifadesi çok yakındı, rüyadan öte bir gerçeklikti. bir de amerikada olduğumun çok bilincindeydim rüyada. orda olduğum yaz iletişim bizim için büyük problem olmuştu. o kadar mesafede telefon ücretii hep sıkıntı olmuştu. rüyamın bir kısmına monte olmuş olan gerçeklik, jigsaw' un kurduğu oyun içindeyken ailemle iletişim kurma konusunda sıkıntı yaşamama falan sebep oldu. adamı kucağımda hastaneye götürüyorum böyle. ( yine bilmeyenler için jigsaw ölümcül bir hastalığın pençesinde) hastaneye götürüyorum ama götürürken bir yandan amerikanın hastane sistemini bilmiyorum nasıl halledeceğim, hastane prosedürü bizde bile çok karışık gibi sıkıntılı anlar yaşıyorum. neyse efendim götürüyorum hastaneye bir bakıyorum ki devlet hastanesi tadında bir yer, ucuzmuş diyorum. ama bir yandan içimden kuntisçe, 'ee o kadar hastaneye taşıdım kucağımda bana tuzak kurmaz artık' diye düşünüyorum. fakat rüyanın sonunda benim oyunumun ayakkabımın içinde olduğunu öğreniyorum. (burdan sonrası +18) ve çıkardığımda ayağımın jülyen usülü yere paralel bir şekilde kesildiğini görüyorum. ayağımı kaldırdığımda tabanım yerde kalıyor. kanlar içinde. ama acı hissetmiyorum. o anda tek düşündüğüm şey bana oyun şansı bile tanımadın adi jigsaw, üstelik hastaneye bile götürmüştüm seni oluyor. sonra da uyandım. bu nasıl rüya yareppim. neyse ki büyüklerimiz kan gördün mü rüya bozulur derler.

-metro hattını uzattılar güzel oldu ama şişhane için inmek, 4 leventten sonra inmek metro değiştirmek falan bunlar biz türkleri bozan işler dostum. tek metro dümdüz gitmeli. artık metro eteklerini kaldırıp kendisi mi geçer karşıya bilemem. açıklama olarak da sinyal uyuşmazlığı deniyor. yahu sen yerin altını kaz, tüm şehri üstünde taşıt. altından bir tren geçir. ama iki trenin sinyalini uyuşturama. olacak iş değil.

-ozan tügen' in twitter' da yazdığına göre şebnem ferah' ın albümünü tamamlamışlar ve aralık ayında albüm, raflardaki yerini alacakmış. zamanı çoktan gelmişti de geçiyor idi.

-dışarda okuyan bir türk öğrencinin erasmusla türkiye' ye gelmesi. değişik bir tat. bambaşka bir tat.

-sabah uyanmaları konusunda, telefonu yanımda değil de masanın üstünde bırakmak bile çözüm olamadı. alarm çalar çalmaz kalkıp masanın üstündeki telefonu alıp alarmı kapatıp hop tekrar yatağın içine giriverme eğilimindeyim. çünkü alarm çalınca ilk tepkim, yok artık; şu an olamaz. şu an o saat gelmiş olamaz oluyor.

3 confession:

Cansu | 22 Kasım 2009 02:51

efenim şimdi beni en çok ilgilendiren kısım olan alarmla uykuya nihayet verme çabasından bahsetmek istiyorum.
eğer ki telefon başucunda ya da elimin erişebileceği yerlerde ise umarsızca ve apansızca o telefonu alıp alarmı kapatıyorum, mecalim yoksa da gerek yastığın altı olsun gerek kendi altım olsun bir yerlere saklıyorum ama o uykuyu çok net uyumaya devam ediyorum. asla o saatin çaldığı vakit uykum nihayete eremiyor.
eğer ki telefon uzakta bir yerde, çalışma masasında ya da kısacası elimin erişemediği bir mesafede olursa kalkıp alarmı kapatırken o kadar çok üşüyorum ki kesinlikle yatağa geri dönme isteğine karşı koyamıyorum. ve dönüyorum da. asla o saatin çaldığı vakit uykum nihayete eremiyor.
sonuç: alarm işi boş iş hep. tabi. kendimizi daha doğaüstü işlere, kimi kimi inançlara vermeli ve vicıııdımız porogramlamalıyız ki uyanabilelim evet.
yalan söyledim.
gerçek sonuç: yayıp oturalım yatalım uyuyalım. hayat rüya aleminde güzel nazım, hayat uyuyunca şen şakrak.
<3 uyku.
eveet, bir konfeşının daha sonuna geldim... ayrıca gecenin bu saatinde evde medyum var, az önce kahve içip fal baktırdım. true story.

Betül Ç. | 22 Kasım 2009 02:54

sen artık aşmışsın nazım, hayat ona buna güzel de sana kötü değil artık. hayat sana da güzel. hollwood gibi rüyalar gören insanlara hayat film gibi. metronun eteklerini kaldırarak geçme cümlesi beni yerlere kadar eğiltti gülmekten öleyazdım fikrimde canlandı hatta metronun yayları dantelli çorap giymiş, topuklu ayakkabı falan. off çok güzel yaaarappim. şuan yeşim salkım ve okan bayülgen accayip tartışıyor saç saça başbaşa gircekler resmen.bu konuda ismail YK forever diyorum ne sakin ne saf bi insandır o. saf anadolu çocuğu

nk | 22 Kasım 2009 17:52

- üşüdüğüm için giriyorum tekrar yatağa evet çok doğru. o zaman ne yapmalıyım yareppim. te cetvelinin ucuna mı koyup bırakmalıyım. hemen yanımda değil ama yataktan çıkmadan halledebileceğim mesafede (: o falcının herbir dediği doğruydu, inanıyorum kendisine evet. tekrarlansın o buluşma.

-milena, tabanım yerde kaldı diyorum :D gerçekten inanırsak türkün gücüne, o metroya o hareketi öğretebiliriz. inanıyorum.