9/16/2010

subscribe


-allah bu kelimenin belasını versin. dipsiz kuyularda ipsiz bıraksın. bir insanı bu kadar aciz konuma düşüren başka kelime var mıdır bilmiyorum. ben çok çekiyorum subscribe' dan. özellikle tüm içeriği türkçe olsa da bu kelimeyi ısrarla kullanan internet siteleri var. işte o siteyi gördün mü ordan götüne baka baka kaçmak ıralamak lazım. bazen bir sitenin büyüsüne hemen kapılıveriyorum misal. hemen basıyorum pıt, subscribe. çok çektim dostlarım çok. ilik nakli yaptırmak zorunda kaldım, o kadar yedi iliğimi kemiğimi. mesela iksv. allah bu kurumun sitesinin, bülteninin tez zamanda belasını versin. ben bu sitenin bataına yıllar önce düştüm. siteyle karşılaştığım ilk anda o bültene üye olurken aklımda bir şey vardı; sanat aleminin kapılarının önümde bir bir açılacağı. yalnızca kaz ciğeri yiyip beyaz şarap yudumlayarak sanat sanat için mi yoksa halk için mi onu tartışacağız sanıyordum. ama ne oldu? kendimi ekran karşısında mail kutumda tonlarca iksv bülteninden kurtulmaya çalışırken buldum. kesinlikle un-subscribe' dan anlamaz bir tavırları var. sürekli olarak adını hiç duymadığım, hatta telafuzunda bile zorlandığım togo, trinidad tobako ya da kabarta balkar gibi ülkelerin etnik caz sanatçılarının taksimin saçma sapan salaş caddelerinde düzenlediği konser etkinliklerinin haberlerinden küfürler eşliğinde haberdar olarak yaşamaya mahkumum. siz kendinizi kurtarın dostlarım.
şarkıcı dumanı kınıyoruz.
şu ara da favori gençlik harekatım bu. böyle bir şey geziyor facebook' ta.şu metinle ve baya öfkeli;
Sanatçı Olarak bilinen Duman'ın Albümündeki Rezil Parçası Hadsizce İhlas Süresindeki '' Lem yelid velem Yuled'' Ayetiyle ' Lem Yelid löp Yutar' şeklinde Dalga Geçiyor .Ve Albümde yer Alan Bir Çok parçada Ahiretin Olmadığını vurgulayarak Ateizm Propagandası yapıyor.

-üzülerek söylüyorum ki bence de ahiret yok. gerçekten ben de isterdim. chuck palahniuk, gösteri peygamberi' nde diyor ki;

kızın ölü olabileceğine dair müthiş bir umut uyanıyor içimde. insan etine susamış vampir ve zombilerin mezarlarından çıktığı eski filmleri izlerken hissettiğim şeyin aynısı bu. bu gözü dönmüş yarı ölüleri izlerken içimi aynı müthiş umut dolduruyor ve lütfen, diye iç geçiriyorum, ah lütfen, lütfen.

zombi diye bir şeyin olması ihtimali ölümden sonraki yaşamı destekler görüşte olduğu için, o bile sempatik geliyor insana.

-burada bunları duymak istemediğini biliyorum bilööğgh-sever. gelin bunlarla uğraşmaktansa şendoğan isminin aslnında ne kadar çılgın bir isim olduğu üzerine kafa yoralım. düşünce şendoğan çok çılgın bir isim. bugüne kadar şendoğan isminin anlamını hiç sorgulamamıştım. bir an da olsa düşününce, biraz şaşırdım. hayatta böyle süprizli çok kelime var. mesela nurgül yeşilçay' ın soyadı. baya yeşilçay. uzun süre farkında değildim halbuki. ben aslında şuraya gelmek istiyorum. bizim bir şendoğan teyze var. dünya üzerinde ondan bir tane daha yok. şendoğan teyze çok soru soruyor. ama hiç dinlemiyor. bir de melek yüzlü. kaşık kadar suratı var ama 150 kilo falan. o melek yüzüne kanıp da sorularını cevaplamaya başlarsan 1 saat içinde 25 kiloya düşersin. ama ben en çok kendi içinde çelişen soru - cevaplarından hoşlanıyorum. geçende de şöyle bir dialog geçti aramızda. komşunun çocuğunun doğumgününü kadınlar arasında kutlayacaklar ve ben de tabi ki gitmeyeceğim.

şendoğan: leen. nazım. gitmicen mi sen doomgününe? ( sitemli gibi soru, kırk yılda bir geliyorsun onda da insan içine çıkmıyorsun allahın cezası edasıyla) sonrasında tam ben cevaplayacakken;
şendoğan: e gitme zaten napcan bissürü gadının içinde?! ( evet ben gitmeye can atıyordum)

o bir şendoğan olduğu için her şeye hakkı var. 1-0 önümüzde.


- müsadenizle son zamanlarda yapılmış, en zor sözlü türkçe ve ingilizce şarkıyı seçtim.

türkçe ödülü gidiyor ona: candan erçetin- ben kimim
english award goes to: rhcp - can't stop

ikisi kapışırsa da birinciliği kuşkusuz ben kimim alır. candan erçetin bu şarkıyı nasıl ezberlemiş, yemeyip içmeyip bunu düşünüyorum.

0 confession: