4/12/2011

survivor,öğrenci evi


öğrenci evi insanı hayata hazırlıyor. görüyorum mesela, ailesinin yanından hiç ayrılmamış arkadaşlarım var. hayat bilgileri zayıf, neden dersen öğrenci evindeki elektrikli araçlarla mücadele etmemiş hiç. evde bir sorun olsa baba halleder çünkü. o konuda asla babam gibi olamayacağım, biliyorum. bir insan aynı anda ütüyü de çamaşır makinesini de sigortayı da tamir edebilir mi yahu?

neyse bu öğrenci evi eşyaları ile ilgili o kadar doldum ki yazmadan duramadım. bu eşyaların hepsi adeta and içmiş gibi, bir bütün halde çalışmamaya. öncelikle biraz ocaklardan bahsedelim. bu ocağın illa ki yanmayan bir gözü oluyor. siz, öğrenci evinde oturanlar. you know what I mean. bizim evdeki güya ankastre ama onun da en küçük gözü bozuk. hatta bu konuda, annem -en az benim kadar rahatsız olduğu için- son gelişinde o kadar gaza geldi ki, bana o ocağın üstüne bozuk yazdırtana kadar vazgeçmedi. üstüne böyle eğreti bir post-it kağıdı ile iptal yazdım ve nefes aldı bebeğim. bu ocakların bir diğer en sevdiğim yanları ise, çakma düğmelerinin mutlak suretle bozuk olması. kendine monte bir şekilde çakıcısı olmayınca da o ocağın yanındaki çakmak mutlaka yok oluyor. hadi onu buldun bir şekilde diyelim, o ucu upuzun olan anne mutfağı çakmakları var ya hani, onlar kadar işlevsel bir tasarım olmadığı ve ocağın yandığı kısımdan yeterli uzaklığı sağlayamadığın için ya yanıyorsun ya da kol tüylerin ütüleniyor. ortalık ütülenmiş tavuk derisi gibi kokuyor.

geliyorum çamaşır makinesine. bu çamaşır makinesinin de çok kısıtlı sayıda programı çalışır. üzerine neler neler yazar halbuki. pamuklu lifli beyaz narinler için falan..pırt diyorum. hepsini dümdüz yıkar geçer. öğrenci evi çamaşır makinesinin felsefesi çok net düz is more' dur. utanmadan kurutma falan yaptığını iddia ediyor bizimkisi misal. tüm bunlarla birlikte dolanmaktan hoşlanıyorlar. sakinliği sevmiyorlar. bizimkini tutmasak her seferinde evi turlamaya kalkıyor.

öğrenci evinde en çok çekindiğim hususlardan birisi de bozulan priz ve lambalar. misal bizim ev. bir lamba çalışmaya görsün. adeta görmezden geliyoruz kendisini. idare edebildiğimiz kadar, kanımızın son damlasına kadar o olmadan da yapabildiğimizi göstermeye çalışıyoruz. ama yine de tamamen iptal olmuş bir prizden daha çok üzen bir şey varsa beni, o da gösterip de elletmeyen prizdir. yani tam bozuk olmayan, anca belirli bir açıyı tutturabildiğin anda faydalanabildiğin priz. bizim banyodaki bu kategoride misal. saçını banyoda kurutacaksan yaklaşık 37,5' luk bir açı tutturman gerekiyor. onun dışında asla çalışmıyor.

bu prize kafa tutabilen tek alet ise televizyon kumandası. onda da bir başına buyrukluk seziyorum. adeta evin söz geçirilemeyen oğlu. istiyor ki hep onun dediği olsun. evin annesinin babaya karşı hep koruduğu, diğerlerine göre biraz daha yakışıklı olan evlat. o isterse basıyor tıkır tıkır çalışıyor ama istemezse sana gider yapıyor. kalk kendin değiştir diye dikleniyor. pis. o keyif anında kalkıp kanal değiştirmenin eziyetini hayal edin bir.

elektirikli süpürgeye gelirsem de; bu süpürge kaçıncı yüzyılda bir hayırseverin evine alıp da sana şimdilerde devrettiği bir makine oluyorsa artık, onun asla bir yedek torbası olamıyor. o yedek torba ne kadar mühim arkadaşım. güya makineyi satın alıyorsun. ama yanılıyorsun. ev almayıp komşu almak gibi bir şey adeta. onun yenisi olmazsa, azalarak bitiyor süpürge.

buzdolabına gelirsem. bizimki çok isyankar bir ergen bence. ya da bir ikizler burcu. aralarda olmayı hiç sevmiyor. ya melek oluyor ya şeytan. istedi mi öyle bir soğutuyor ki sarkıtlarıyla ünlü karain mağarası kıvamında takılıyor ya da sıcacık bir normal mutfak dolabı oluyor. normal, ideal bir soğukluk yaşatmaktan hoşlanmıyor.

son olarak pek görülemeyecek bir durum olarak bizim şu anki evimizin balkonlarında gider yok. müteahhit nasıl bir kafada yaptıysa artık, balkonu temizlemenin tek yolu önce süpürüp sonra viledalamak. bu işlemi yaparken tüm komşuların bize kıçıyla güldükleri hissine kapılıyorum. böyle bir adam, balkonu süpürüyor elektrikli süpürge ile. olacak iş değil.

1 confession:

dream | 28 Nisan 2011 23:10

öğrenci evi herkesin sabır katsayısını artırır walla!! zor iş.. ev arkadaşın, ev sahibin ,komşun.. komşunun sabahın 5 inde ağlayan bebesi amaaannn!!!