9/30/2011

evel-allah, anneyim


tatilimin son üç gününe girmiş bulunduğum için evde gündüz vakti yapılabilecek eylemlerle de vedalaşıyorum bir yandan. bu kapsamda atlanmayacak eylemlerden birisi de tabi ki esra erol' u izlemekti. bir süredir takip edenler bunun yumuşak karnım olduğunu bilirler. aka ka ka.
denk gelen mutlaka olmuştur fakat esra erol ne triplere girmiş öyle? annelik müessesine saygım sonsuzdur, anne dendi mi akan sular durur benim için ama; esra erol anneliği çok yanlış yorumlamış gibi. alnı her zaman olduğundan daha da dik, belli yani gerçekten doğurmuş. idris ali' yi görmesen bile hissedersin ki kadın doğurmuş. tüm duygularını ahlak kuralları çerçevesinde coşku ile yaşayan bir kadın olduğundan mütevellit, evel-allah anne ismini de gururla taşıyacak. en son bu tarz bir gururu "erkek çocuk annesi olmayı çok havalı buluyorum" diyen gülben ergen' de görmüştük.

en çok şaşırtan nokta ise, yirmi üç günlük torunu olduğunu söyleyen evlenme adayı kadına küçümseme ve tiksinti karışımı bir bakış attıktan sonra -tam hatırlamamakla birlikte -  şöyle bir genelleme yapmasıydı; "insan kendi çocuğu büyüdükçe ondan sonra doğan küçük bebeleri küçümsüyor, beğenmiyor" . böyle bir kafa hiç duymamıştım, sanırsın ki beş kişiden dördünün yaşadığı bir duygudan bahsediyor.

kendisine, kendisinin de sürekli ismini ağzına almaktan hoşlandığı allahtan akıl fikir diliyorum. nasıl da biliyorsun bu halkın tüm zayıf noktalarına bir bir dokumayı. havyarlara dikkat et bir şey olmasın.

1 confession:

Wicked_Stardust | 30 Eylül 2011 22:08

anne oldum diye sanki gelecekteki padişahı doğurmuş gibi kasılan anneler gerektiğinde pusetle ayagını bile ezerler. öyle bir kendine güven, öyle bir önemli olma hali. çok acaip. çok korkutucu