pazartesi sendromu denen şeyi de bugün çok net yaşayarak öğrendim. büroda herkes birbirinden tiksiniyordu. yavaş yavaş muhabbet açıldıkça, eski dost olduklarını hatırlayan çalışanlar birbiri ile yeniden kaynaşmaya başladı. ofisin mimarlar kısmında üç bayan mimar ve ben çalışıyorum. hayat kaderim gibi bir şey oldu artık bu durum kabullendim. bir zamandan sonra bu grup bayanlar size tamamen alışmaya başlıyorlar ve muhabbetler güzelleştiği kadar da çirkinleşiyor. bayanlardan bir tanesi hafta sonu birisi ile buluşmuş. iş bu ki muhabbeti biraz daha kontrollü kılmaya çalışıyorlar fakat beni henüz az tanıyorlar. eve mi gittiniz? sorusunun ardından sürpriz olmayan soru geldi tabi hemen akabinde.
naptınız kız?
yemek yedik işte falan.
ne yediniz? dilli kaşarlı mı?
o-hoo dilli kaşarlı sosisli sucuklu ne varsa yedik.
[abaaouuvv!] içime attım hep, içime.
pardon da..
3 confession:
bir zamandan sonra bu grup bayanlar size tamamen alışmaya başlıyorlar ve muhabbetler güzelleştiği kadar da ÇİRKİNLEŞİYOR?? çirkinleştiğimizi düşündüğünden haberimiz yoktu nazım kahraman bundan sonra seviyeyse seviye mesafeyse mesafe hodri meydan headdi bakalım ne huow kızım görürsün de szeomanzjıım
pardon da.. ahahahahahaha
ben sizi severim. çok sizi severim :]
Yorum Gönder