8/28/2010

biz de ayranın formülünü söylemeyelim


-rakkam ne allah aşkına ya?! ilkokul 2' de erasmus mu yaptınız? yabancı bir ülkede alkolün ve sevişin içinde kaybolup sayı ile rakamın farkını öğrenmeyi mi kaçırdınız. bir tutturmuşlar rakkam da rakkam. bu kelimeyi yanlış telaffuz eden insanlarda yersiz bir öz güven oluyor; bunu da çok rahat iddia ederim. hatta muhtemelen rakama rakkam diyen insan; yapmağa( yapmaağa) , etmeğe ( etmeeğe) diyen insanla aynı insan.

-cep telefonu patlama yaptığı zaman nokia 3310 kullanan insan, şu an da nokia 6300 kullanıyor. ama tüm 87-88-89 neslinin kullanmasından bahsetmiyorum burada, cep telefonu bir imitasyon deri kılıfla pantolon kemerine asılı gezen insandan bahsediyorum.

-dolmuşa bindin diyelim. birkaç kafa dengi arkadaşın varsa nasıl eğleniyorsun. muhabbet nasıl tatlı geliyor. o kadar eğleniyorsunuz ki dolmuştaki diğer insanlar sinir oluyor size. her ne kadar hayatınızı dolu dolu yaşayan, akademik kariyeri koltuk altlarından taşan bir insan olursanız olun kınıyorlar sizi ve basit bulunuyorsunuz.
sonra bir gün bu sefer sen yalnız biniyorsun ve otobüste geçende senin yaptığını yapan bir arkadaş grubu var ve sinir oluyorsun. bu çelişki insan doğasının özeti gibi bir şey.

-çocukken, yeterince uzun bir süre, 7up adlı gazozun ismini zup sandım. hatta gerçeği öğrendiğimde mutsuz oldum bile diyebilirim.

- eyvah eyvah' ı izledikten sonra bu fasulya 7.5 lira. hem kaynasın hem oynasın şarkısını kendi kendine söylemiş 1 milyon insan bulunur rahat.
ne güzel film olmuş, ata demirer iyi iş çıkarmış gerçekten de. ben film boyunca güldüm eğlendim yalnız; beraber izlediğim herkes demet akbağ' a kıl oldu ve filmi beğenme oranlarını etkiledi kadın.

-ben ayran seven insanım. böyle büyük boy ayran söylüyorum mesela, nasıl kana kana içiyorum. yoğurdu suyla birleştiren, içine de bir tutam tuz atan zekaya şükrediyorum her seferinde. yalnız ayranımın büyük boy olmasına güvenip de hızlı hızlı içiyorum ve daha içinde çok ayranım olduğunu düşünürken bir anda pipetin içinden boş hava gelmeye başlıyor ya; işte o anda kallavi bir pişmanlığa bırakıyor mutluluk yerini.

- son olarak haşlanmış yumurtayı tek başına lümbür lümbür yiyen insan. çok mutlu bir insan gibi. hayatta sıkıntı yaratabilecek her şeyden sıyrılmış gibi. ya da hiç aç kalmaz gibi. bu insandan daha çok korktuğum bir insan varsa, seyyar satıcıda tüm gün beklemiş özensiz ve aşırı kaynatmanın üstüne o beklemişlikle moraran haşlanmış yumurtayı boyozla birlikte götüren insandır.

0 confession: