6/14/2010

kabak tadı


"Biz İzmirliler için hayatın özetidir balkon... Evimiz isterse 800 metrekare olsun, daralırız, balkonda otururuz. Kiralarken, alırken filan, ölçeriz mutlaka, masa sığıyor mu? Balkonda yeriz çünkü, balkonda içeriz, komşudan komşuya balkondan sohbet ederiz." (yılmaz özdil)

işte balkonda vurulan kızı görünce, kesin izmir'lidir demiş de. benim de sinirim asabım bozuldu haberi görünce ama; hımm olsa olsa izmir'lidir zaten ülkenin başka bir yerinde balkona mı çıkılıyor canım?! evet. demedim yani.

daha önce de izmir'i fetiş haline getirenlerden gına geldiğinden bahsetmiştim, daha güzelini mika da zamanında yazmıştı ama bence artık bu tarzdan bir an önce vazgeçmek lazım.

yazıları herkese sıcak mı geliyor çok dokunaklı mı geliyor bilmiyorum ama adam resmen iclal aydın'ın erkek versiyonu gibi bir şey ya da bir başka deyişle "... adam/ üç nokta adam"
böyle bir yavan duygusallık tripleri, biz şöyleyizdir biz böyleyizdir. niyedir bu kadar farklılığı vurgulama ihtiyacı ya da biz kavramını oluşturma amacı. bahsedilen izmir, tepecik'i basmane'yi de kapsıyor mu?

izmir'liler balkonu sever çünkü yazın izmir sıcağında evin içinde kıç pişer; bu kadar da sade ve net bir açıklaması vardır.

izmir'de hayatımın en güzel zaman dilimlerinden birini geçirdim ve izmir'i ben de çok severim. ama enikonu duygusallık da yüklesen balkon işte.

1 confession:

nk | 14 Haziran 2010 19:30

tüm bunlar müthiş şeyler olabilir, izmir'de harika insanlar yaşıyor da olabilir; ama izmir'li olmak marifet değildir. hatta büyük ihtimalle tesadüftür. marifet gibi gösterilmesinden hiç haz etmiyorum.