-bir mimarlık kariyeri klişesi olarak bakü' deyim. teşekkürler. türki cumhuriyetleri mümkünse düşünmüyorum. türki cumhuriyetler şantiyeleri bir mimarlık kariyeri olarak fazla mainstream.
-azerbaycan çok tuhaf bir yer. türkiye'nin doğu batı arasında kalmış bir ülke olduğunu düşünenler bir de sovyet rusya ile türkiye arasında bir yerde sıkışıp kalmış azerbaycan' ı tatmalı derim.
-burada altın diş çok moda. adam gayet hoş mesela, sonra bir sırıtıyor ki aboouuvvv altın dişler.
-gelirken bir tane de ben yaptırsam diyorum, hayat zamanlı bir hatıra olur.
-gelirken yolculuğum rahat olsun diye en rahat şortumu çekip gelmiştim altıma, gelir gelmez de uyarımı aldım burada hoş karşılanmaz diye.
-şortu hoş karşılamayan bakü erkeklerinin modası ise tamamiyle skinny pantolonlar ve altına çekilmiş parmak arası terliklerden oluşuyor.
-içinizden hiç anlamamış cümlesinin geçmiş olduğunu umuyor sevgiyle gözlerinizden öpüyorum blog sakinleri.

-bvlgari yalnız, v ile ;;;))) ;)
-apartman içleri ise gördüğüm en ilginç tasarım örneklerinden birisi. herkes kendi kapısının önünü yaptırıyor ve kalan kısmı kesinlikle ellemiyor. önceden garip şeyler için kullandığım "çok çılgın" kalıbı, çıtasını burada çok yukarılara taşıdı.
-benzinin litresi 40 qepik (1 tl) iken; biberin kilosu 2 manat (5tl).
ekmek bulamazsanız benzin için.
-bizim firmanın bir şoförü var, yıllardır da türklerle çalıştığı için türkçeyi diğerlerine göre daha iyi anlıyor. bir noktada haberleşmemiz gerekti, iyi o zaman gelince beni çaldırırsın demiştim ki başladı kızarmakla karışık kopmaya meğer çaldırmak, sakso anlamına geliyormuş. buralara yolunuz düşerse aklınızda bulunsun, çaldırmak demiyoruz ZENG EYLEMEK diyoruz.
-iyi o zaman gelince bana bir muamele çekersin aha ha ha.
-zeng eylemek diyen bir toplumun sonu ne olur onu hiç bilemiyorum.
-geçende bir polisin yanında azeri demiş bulundum, phıh şeklinde bozulma-kırılma-dalga geçme arası ( o da nasıl oluyorsa) bir ifadeyle AZERBAYCANLI diye düzeltti beni.
-bir bardak çaya 9 kesme şeker falan atıyorlar. hepsi küt diye şekerden gitmiyorsa, üç beyazı hayatımızdan çıkarma adlı sıkıcı konunun bir ayağından yırttık derim.
-bugüne kadar işimin düştüğü tüm azerbaycanlılardan ortak çıkarım yaparsam, en büyük ortak özellikleri dakiklik veya verilen sözde durma gibi prensipleri kesinlikle hayatlarına dahil etmedikleridir. yarım saatte geleceğini söyleyen adam en iyi ihtimalle 2 saatte geliyor ama çoğunlukla gelmiyor.
-sonradan görülen bir telefon çağrısına geri dönmek, başlarına bir şey gelmeyecekse tercihleri değil.

-şimdi bahsedeceğim konu mimar gardaşlarımın daha çok ilgisini çekecektir, şimdiden ön uyarımı yapayım.
o projenin inşasını da şu an benim çalıştığım şantiyenin ana firması yürütmüş. orada çalışmış olup da şu an bizim şantiyede çalışan mimar ve mühendislerden aldığım duyumlara göre zaha hadid ofisi asla bir uygulama projesi ya da detayı yollamıyormuş. ohhh kebaba gel. sen rhino'da katya'da maya'da modelle (ki bunlar varsa yine şükür) sonra uygulamacılar didinsin dursun. HAYAT SEN BİZE NAZİK DAVRANMADIN.
5 confession:
sekilsiz binanin lavabolarini da gecen yaz biz yapmistik, taksim meydan burger'daki yalak tuvaletin lavabo versiyonu gibi bisey.
tuvaletler hakkında hiç iyi şeyler duymadım bak :)
zaha tasarlamış onu da, bize gelişi öyle :)
şu cumartesinin sözde "yarım gün" çalışma saçmalığında, çalışma arkadaşlarıma açıklayamayacağım şekilde kahkahalara boğulmama sebebiyet veren bu yazıyla, özlenme dereceni kat be kat arttırdın bebeyim.
sen bu yorumu bırakmadan önceki gün, esra napıyor acaba diye düşünmüştüm bu kadar telepati fazla resmen :)
Yorum Gönder